Tayyip’in adaleti yerini buldu
Sevgili okuyucularım, dün hepimizin ilk ve belki tek işi Ergenekon
davasında verilecek olan kararları öğrenmekti. Büyük merakla (!)
bekliyorduk.
Herkes televizyon başına, haber sitelerinin başına geçti.
Gerçi perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ama olsun varsın! Türkiye’yi ve hatta dünya kamuoyunu yıllardır ilgilendiren bir dava, “Bağımsız Türk adaleti (!)” tarafından karara bağlanacaktı.
Bu davada teröristler ve darbeciler (!) yargılanıyordu.
İçlerinde Genelkurmay eski başkanları, orgeneraller ve çeşitli rütbelerdeki komutanlar, üniversite rektörleri ve hocaları, gazeteciler, yazarlar, Doğu Perinçek gibi siyasi parti
başkanları ve kimi ararsanız vardı.
Bunlar Tayyip iktidarını devirmeye soyunmuş olan teröristler ve darbecilerdi!
Ama birlikte yargılandıkları arasında bir katil, bir de katile yardım eden çete vardı.
O birkaç kişi Danıştay baskınını gerçekleştirmişti.
Devletin komutanları, gazeteciler, yazarlar ve üniversite hocaları demek ki Alparslan Arslan isimli katille aynı örgütün üyesi idiler!
Herkes televizyon başına, haber sitelerinin başına geçti.
Gerçi perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ama olsun varsın! Türkiye’yi ve hatta dünya kamuoyunu yıllardır ilgilendiren bir dava, “Bağımsız Türk adaleti (!)” tarafından karara bağlanacaktı.
Bu davada teröristler ve darbeciler (!) yargılanıyordu.
İçlerinde Genelkurmay eski başkanları, orgeneraller ve çeşitli rütbelerdeki komutanlar, üniversite rektörleri ve hocaları, gazeteciler, yazarlar, Doğu Perinçek gibi siyasi parti
başkanları ve kimi ararsanız vardı.
Bunlar Tayyip iktidarını devirmeye soyunmuş olan teröristler ve darbecilerdi!
Ama birlikte yargılandıkları arasında bir katil, bir de katile yardım eden çete vardı.
O birkaç kişi Danıştay baskınını gerçekleştirmişti.
Devletin komutanları, gazeteciler, yazarlar ve üniversite hocaları demek ki Alparslan Arslan isimli katille aynı örgütün üyesi idiler!
* * *
Beşiktaş adliyesinde birkaç yıl önce yoğun çaba vardı. “Örgüt (!)”
açığa çıkarılıyordu. Daha sonra görevden alınan Zekeriya Öz isimli bir
savcı bu konuda polisle birlikte çalışmalar yapıyor, olmazları
gerçekleştiriyordu.
Yargılama Silivri’de kurulan özel yetkili mahkemede başladığı zaman işin kokusu zaten çıkmıştı.
Olmayan bir hayali örgüt yaratılmış, sanıklar üretilmiş, bunlara en ağır cezaların verileceğini
Mısır’daki sağır sultan bile duymuştu.
Mahkemenin hakim ve savcılarının tümü AKP’nin arka bahçesi olan HSYK tarafından özenle seçilmiş, hoşa gitmeyen kararlara imza atan hakimler istifaya zorlanmış, sürgün edilmiş, ya da emekli olmak zorunda bırakılmıştı.
Sular artık iyice temizlenmiş, Silivri’deki yargılama ekibi böyle kurulmuştu.
Amaç belliydi:
Türk Ordusu’nun yurtsever subaylarına, iktidara ters düşen üniversite rektörlerine, aydınlar, gazeteciler ve yazarlarla birlikte özellikle de İşçi Partisi’nin hapisteki kadrolarına bir daha güneş yüzü gösterilmeyecekti.
Yargılama Silivri’de kurulan özel yetkili mahkemede başladığı zaman işin kokusu zaten çıkmıştı.
Olmayan bir hayali örgüt yaratılmış, sanıklar üretilmiş, bunlara en ağır cezaların verileceğini
Mısır’daki sağır sultan bile duymuştu.
Mahkemenin hakim ve savcılarının tümü AKP’nin arka bahçesi olan HSYK tarafından özenle seçilmiş, hoşa gitmeyen kararlara imza atan hakimler istifaya zorlanmış, sürgün edilmiş, ya da emekli olmak zorunda bırakılmıştı.
Sular artık iyice temizlenmiş, Silivri’deki yargılama ekibi böyle kurulmuştu.
Amaç belliydi:
Türk Ordusu’nun yurtsever subaylarına, iktidara ters düşen üniversite rektörlerine, aydınlar, gazeteciler ve yazarlarla birlikte özellikle de İşçi Partisi’nin hapisteki kadrolarına bir daha güneş yüzü gösterilmeyecekti.
* * *
Mahkemenin kararları daha ilk günden, duruşmaların başladığı andan
itibaren belliydi. Tasfiye işlemi bitirilecek, Tayyip rahat
ettirilecekti.
Korku imparatorluğu işte böyle kuruldu. İlk aşamada insanların evleri ve işyerleri sabahın köründe basıldı, asker sivil herkes o meşhur Beşiktaş adliyesi tarafından tutuklandı… Göstermelik duruşmalar yapıldı, savunma hakları kısıtlandı, avukatlar ve sanıklar konuşturulmadı… Ve geldik dünkü karara!
Kararın açıklanmasından iki gün önce İstanbul Valisi açıklama yaptı, güya mahkemenin isteğini kamuoyuna duyurdu.
Karar duruşmasına milletvekilleri, avukatlar ve gazeteciler dışında hiç kimse alınmayacaktı!
Mahkemenin yasalara aykırı olan bu isteğini Vali Bey açıklamak zorunda kalmıştı!
Pazar günkü yazımda şöyle demiştim:
“Ben bundan şu sonucu çıkarıyorum. Sanıklara çok ağır, hak etmedikleri cezalar verilecek…”
Aynen öyle oldu.
Korku imparatorluğu işte böyle kuruldu. İlk aşamada insanların evleri ve işyerleri sabahın köründe basıldı, asker sivil herkes o meşhur Beşiktaş adliyesi tarafından tutuklandı… Göstermelik duruşmalar yapıldı, savunma hakları kısıtlandı, avukatlar ve sanıklar konuşturulmadı… Ve geldik dünkü karara!
Kararın açıklanmasından iki gün önce İstanbul Valisi açıklama yaptı, güya mahkemenin isteğini kamuoyuna duyurdu.
Karar duruşmasına milletvekilleri, avukatlar ve gazeteciler dışında hiç kimse alınmayacaktı!
Mahkemenin yasalara aykırı olan bu isteğini Vali Bey açıklamak zorunda kalmıştı!
Pazar günkü yazımda şöyle demiştim:
“Ben bundan şu sonucu çıkarıyorum. Sanıklara çok ağır, hak etmedikleri cezalar verilecek…”
Aynen öyle oldu.
* * *
Dün verilen şu kararlara bakınız!.. Daha doğrusu, bu kararların neyine bakacaksınız!
Masum insanlara en ağır cezaları verdiler.
Bu, dünya çapında bir hukuk skandalıdır.
Şunu herkes iyi bilsin:
Ergenekon veya başka bir isimle kurulmuş herhangi bir terör-darbe örgütü yoktu.
Duruşmalarda böyle bir örgüt konusunda bir tek bilgi ve belge ortaya çıkmadı.
Şimdi müebbet hapis cezası verilen katil Alparslan Arslan ve çetesi dışındaki- tüm sanıkların tek özelliği AKP iktidarına karşı oluşlarıdır.
Bu mahkemenin “Adalet (!)” adına verdiği kararlara kim nasıl saygı duyacak.
Bu ülkenin yurtsever, aydınlık insanlarını Danıştay katili olan bir sapıkla aynı kefeye koymak, aynı duruşma salonunda yargılamak bile, adalet ve hukuk adına yeterince utanç vericidir.
Masum insanlara en ağır cezaları verdiler.
Bu, dünya çapında bir hukuk skandalıdır.
Şunu herkes iyi bilsin:
Ergenekon veya başka bir isimle kurulmuş herhangi bir terör-darbe örgütü yoktu.
Duruşmalarda böyle bir örgüt konusunda bir tek bilgi ve belge ortaya çıkmadı.
Şimdi müebbet hapis cezası verilen katil Alparslan Arslan ve çetesi dışındaki- tüm sanıkların tek özelliği AKP iktidarına karşı oluşlarıdır.
Bu mahkemenin “Adalet (!)” adına verdiği kararlara kim nasıl saygı duyacak.
Bu ülkenin yurtsever, aydınlık insanlarını Danıştay katili olan bir sapıkla aynı kefeye koymak, aynı duruşma salonunda yargılamak bile, adalet ve hukuk adına yeterince utanç vericidir.
* * *
Ergenekon davasının tutuksuz sanığı gazeteci arkadaşım Ünal İnanç’ı
cumartesi günü telefonla aradım. Silivri’ye gitmekte olduğunu söyledi…
“Ne olur ne olmaz diye iki bavul da götürüyorum, tedbirli olmak gerek”
dedi.
Ünal Baba’ya dün 19 yıl geçirdiler!
Dün verilen demiyorum, gaddarca yağdırılan cezalar için söyleyecek bir şey bulamıyorum.
Orgeneraller İlker Başbuğ, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Nusret Taşdeler müebbet!
Hangisini yazayım!..
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Ergün Poyraz, Kemal Gürüz, Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Sinan Aygün, Hikmet Çiçek, Vedat Yenerer, Dursun Çiçek, Teğmen Mehmet Ali Çelebi…
Müebbetle çoğu 20 yıl arası cezalar…
Bu karanlık ve hukuka aykırı tabloda tek tesellim, 12 yıl 6 ay hapis alan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın yattığı süre dikkate alınarak tahliye edilmiş olması.
Öteki birkaç tahliyeye de sevindim ama yetmiyor ki.
Ünal Baba’ya dün 19 yıl geçirdiler!
Dün verilen demiyorum, gaddarca yağdırılan cezalar için söyleyecek bir şey bulamıyorum.
Orgeneraller İlker Başbuğ, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Nusret Taşdeler müebbet!
Hangisini yazayım!..
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Ergün Poyraz, Kemal Gürüz, Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Sinan Aygün, Hikmet Çiçek, Vedat Yenerer, Dursun Çiçek, Teğmen Mehmet Ali Çelebi…
Müebbetle çoğu 20 yıl arası cezalar…
Bu karanlık ve hukuka aykırı tabloda tek tesellim, 12 yıl 6 ay hapis alan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın yattığı süre dikkate alınarak tahliye edilmiş olması.
Öteki birkaç tahliyeye de sevindim ama yetmiyor ki.
* * *
Sevgili okuyucularım, Tayyip iktidarı korkuyor, hem de çok korkuyor.
İnsanların Silivri’ye duruşma için gelmesi, maç için stad ve salonlarda toplanması, ülkenin çeşitli yerlerinde demokratik gösteriler düzenlemesi onları çok fena korkutuyor.
Onların da toplumu korkutmak için yapması gereken bir şeyler vardı.
Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalar, sonrasında biber gazı falan işte bu yüzden piyasaya sürüldü.
Evler ve işyerleri işte bu yüzden basıldı ve basılıyor.
Polis devleti işte bu amaçla kuruldu.
Türk Ordusu’nun tasfiyesi ve komuta kademesinin ele geçirilmesi bu nedenle gerçekleştirildi.
Dün özel Silivri mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan tüm sanıklara, aile bireylerine ve sevenlerine buradan kısaca bir mesaj iletmek istiyorum:
“Allah hepinize sabır versin. Bu da geçecek.”
O kararı veren ve işin başından beri katkı sağlayan tüm hakim ve savcılara da kısacık bir sorum olacak:
“Gözünüz aydın!
Vicdanınız rahat mı?..”
İnsanların Silivri’ye duruşma için gelmesi, maç için stad ve salonlarda toplanması, ülkenin çeşitli yerlerinde demokratik gösteriler düzenlemesi onları çok fena korkutuyor.
Onların da toplumu korkutmak için yapması gereken bir şeyler vardı.
Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalar, sonrasında biber gazı falan işte bu yüzden piyasaya sürüldü.
Evler ve işyerleri işte bu yüzden basıldı ve basılıyor.
Polis devleti işte bu amaçla kuruldu.
Türk Ordusu’nun tasfiyesi ve komuta kademesinin ele geçirilmesi bu nedenle gerçekleştirildi.
Dün özel Silivri mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan tüm sanıklara, aile bireylerine ve sevenlerine buradan kısaca bir mesaj iletmek istiyorum:
“Allah hepinize sabır versin. Bu da geçecek.”
O kararı veren ve işin başından beri katkı sağlayan tüm hakim ve savcılara da kısacık bir sorum olacak:
“Gözünüz aydın!
Vicdanınız rahat mı?..”
* * *
Emin Çölaşan’ın notu: Dün tam da bu satırları yazarken odama bizim Dilek Karaarslan girdi. Elinde kocaman bir çiçek sepeti…
Haberal çiçek yollamış, bir de mektup:
“3 Ağustos 2013.
Değerli dostum Emin, bugünkü Sözcü gazetesindeki köşende benimle ilgili yazmış
olduğun yazı ve güven duyguların için çok teşekkür ediyorum.
Çalışma gücümü artırdın. İnşallah özgürce görüşeceğiz. Senin ve Tansel Hanım’ın Ramazan Bayramını kutluyor, sağlık, başarı ve mutluluk diliyorum. Selamlarımla.”
Güzel rastlantının ancak bu kadarı olur. Dün onun tahliye haberini aldığım anda mektubu ve çiçeği geldi.
Haberal çiçek yollamış, bir de mektup:
“3 Ağustos 2013.
Değerli dostum Emin, bugünkü Sözcü gazetesindeki köşende benimle ilgili yazmış
olduğun yazı ve güven duyguların için çok teşekkür ediyorum.
Çalışma gücümü artırdın. İnşallah özgürce görüşeceğiz. Senin ve Tansel Hanım’ın Ramazan Bayramını kutluyor, sağlık, başarı ve mutluluk diliyorum. Selamlarımla.”
Güzel rastlantının ancak bu kadarı olur. Dün onun tahliye haberini aldığım anda mektubu ve çiçeği geldi.
0 comments
Write Down Your Responses