Osman Yıldırım'ın basındaki suç ortakları
Dün yayımlanan yazıda zulüm
sisteminin basın görevlilerinin Ergenekon Davasıyla ilgili olarak yıllarca
tekrar ettikleri uydurmalara ve bu davanın üç ay sonra, üç yıl sonra ve üç
yüzyıl sonra da geçerli kalacak tutanağına yer verildi. Okumayan okuyucumuz varsa,
lütfen incelemelerini, diliyorum. Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Basının ve televizyonların utanç
listesi
Danıştay cinayetini, Veli Küçük
ve Muzaffer Tekin'in üzerine atanlar, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın suç
ortaklarıdır. Suça iştirak, yalnız bıçağı saplamak, suça yönlendirmek,
erketecilikte bulunmak, yataklık yapmak değildir. Katilleri kurtarmak,
gizlemek, bu amaçla suçu masum insanların üzerine atmak da suç ortaklığıdır.
İşaret parmağının görevlileri
Zulüm sisteminin basındaki
kapıkulları, yıllardır hiçbir şey bilmeden, dava dosyasını okuduk türünden
yalanlar söyleyerek, Gladyo'nun kurduğu tertipte rol aldılar. Danıştay
cinayetini kendilerine işaret parmağıyla gösterilen insanların üzerine attılar.
Televizyon ekranlarında papağanlar gibi hep aynı uydurmaları tekrar ettiler.
Gazeteler ve televizyon programları taranıp bu yalan memurlarının isimleri bir
bir çıkarılmalı ve tutanağa geçirilmelidir. Onlar basınımızın utanç listesi,
kara listesidirler.
Onları kullanan patronları, iki
gün sonra çöp tenekesine atacak. Atmaya başladılar bile. Devir değişmektedir.
BOP Eşbaşkanlığı devrinin sonuna gelinmiştir. Cumhuriyet devrinin geldiğini
artık basın holdingleri de görmektedir.
Osman Yıldırım'ın can
kurtaranları
Onlar, Osman Yıldırım'ın
yalanlarını sürekli tekrar etmiş ve onun suç ortağı olmuşlardır. Hem Danıştay
cinayetinin karartılmasına alet olmuşlar, hem de suçu işleyenlerin adaletin
pençesinden kurtarılması suçuna katılmışlardır. Ama asıl büyük suçları,
Cumhuriyetimize ve vatanımıza karşı işlenen büyük cinayete iştirakleridir.
Tanık olacaksınız, çok yakında bu
milletin içinde dolaşamaz, kimsenin yüzüne bakamaz hale geleceklerdir. Şimdiden
o hale düşmüşlerdir. Onların yalnız Osman Yıldırım'lar arasında itibarları
vardır. Çünkü onlar da birer Osman Yıldırım'dır. Milletin katında üç paralık
değerleri yoktur. Millet, onları BOP Eşbaşkanlığının çevresinde dönen
fırıldaklar olarak görmektedir.
Vicdan çiğnemenin ödülü
Bir gazetecinin hazinesi,
inanılır ve güvenilir olmaktır. Yalanları süsleyip seslendirerek alınan
kapıkulu maaşları zenginlik kaynağı değildir; vicdan çiğnemenin ödülüdür.
Vicdanlı olmak, en başta hakikat aşkını gerektirir. Korkaklar, dalkavuklar ve
saray soytarıları vicdanlı olamazlar.
Bugün vicdanlı olmanın tanımı
Bugün Türkiye'de vicdanlı olmanın
bir tanımı yapılacaksa, "E. Tuğg. Veli Küçük ve E. Alb. Muzaffer Tekin'in
Danıştay cinayetiyle bir ilişkileri olmadığı" gerçeğini söylemek, işte o
tanımın eylemidir.
Korkaklar ve Atlantik sistemini
adamları, "yaş-kuru" ayrımıyla görev yaptılar ve göreve devam
ediyorlar. Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Mehmet Barlas gibi beyefendiler,
kendilerini Ahmet Hakan, Nazlı Ilıcak, Derya Sazak, Oral Çalışlar gibi ateş
hattına sürülenlerden ayırarak "itibarlarını" koruma gayretinde
olmuşlar, ancak en sonunda aynı Cumhuriyeti yıkma eyleminde örtülü görev
yapmışlardır. Asıl sinsi yalan, işte o "yaş-kuru" ayrımındadır. Hepsi
elbirliğiyle sonuç olarak Osman Yıldırım'ları kurtarmışlardır. Tarihe bu
görevleriyle geçeceklerdir.
Eğer Vatan gazetesinin yazdığı
doğruysa, Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel de, silah arkadaşları hakkında
aynı ayrımı yaparak, Vatana ve Cumhuriyete karşı yürütülen büyük tertipte görev
üstlenmektedir. Çok açık belirtiyorum: Bu dava dosyasına ve kanıtlara göre,
Veli Küçük ve Muzaffer Tekin, davanın diğer sanıkları olan Doğu Perinçek, İlker
Başbuğ, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Mehmet Haberal kadar suçsuzdurlar.
Bu davayı bilip de bu gerçeği
söyleyemeyenler,
ya korkaktırlar,
ya çıkarcıdırlar,
ya da Tayip Erdoğan ve Abdullah
Gül'lerden kurtuluş dilenenlerdir.
0 comments
Write Down Your Responses