Abdurrahman Dilipak’ın gündüz düşleri
Yeni Akit yazarı Abdurrahman
Dilipak bugünkü yazısında yine “Gezi” üzerinden felaket senaryoları çizerek
“Cindoruk ve Haberal’ı yakın takibe almak gerek...” dedi.
Türkiye’nin hedefte olduğunu
iddia eden Dililpak, Türkiye’nin Suriye’ye, Mısır’a çevrileceğini iddia ederek
“40’a yakın yaz kampı örgütlemişler, yarıya yakını katılım olmadığı için kapatılmış..
Moralleri bozuk aslında. Ne yapacaklarını da bilmiyorlar.. Ufukta seçim de
var!” dedi.
AKP’ye karşı planlar yapıldığını
iddia eden Dilipak Zekeriya Beyaz’dan Cindoruk’a, Mehmet Haberal’dan Yaşar
Okuyan’a kadar birçok ismi hedef tahtasına oturttu.
Hızını alamayan Dilipak Cemaat’i
de işin içine katarak “CHP ile MHP’yi Ergenekon’un avukatlığında buluşturan
irade şimdi bir kısım yeşil sermaye ve dini grupları da işin içine katarak, AK
Parti’ye karşı yeni bir koalisyon arayışı içinde” yorumunda bulundu.
İşte Dilipak’ın o yazısı:
“(…)Gezi ile başlayan süreç devam
ediyor, ama artık giderek umutları azalıyor.. Mevcut yapıyı var güçleri ile
canlı tutmaya çalışıyorlar.. Bir iki ay sonra yaz tatili bitecek. Okullar
açılıyor.. Futbol taraftarları ve öğrencilere, gençlere bağlamış durumdalar
umutlarını.. 29 Ekim’e kadar yeniden kitleleri harekete geçirebilirler mi, onu
deneyeceklermiş.. 29 Ekim’e kadar, Cumhuriyet Bayramı öncesinde, mutlu bir
azınlık, “bizim beyaz Türkler” yani, milli iradenin çoğunluğuna karşı yeniden
meydanlara çıkacakmış!
Hani, bu arada biraz terör, bir
ekonomik kriz filan.. Hayalleri, umutları bu! “Barış” isteyenlerin umutları
biraz bomba patlaması.. Çevrecilik yapanların parkı ve çiçekleri tahrip etmesi
gibi..
Aslında istedikleri gerçek olsa,
yine en çok ağlayacak olan kendileri. Tahrir zekalılarla Gezi zekalılar aynı!
Tahrir, İhvan’a karşı Sisi’yi destekledi, Sisi de, Mübarek’i geri getirdi!.
Onların dediği olsa, gelen gideni aratır aratmasına da, işte durum bu. Tarih ne
yazık ki, tekerrür ediyor. Ama Türkiye’de hem Mısır tecrübesi, hem de
sürdürülen yoğun bir kampanya ile halk oynanan oyunun farkına vardı..
Gayri milli “Milli Merkez”
Zekeriya Beyaz çalışıyor .. “Güniz Sokak” yanına Cindoruk’u da almış
çalışıyor.. Yaşar Okuyan çalışıyormuş.. ANAP’ın tasfiye sürecini AK Parti’nin
tasfiyesi için model olarak kullanmaya çalışıyorlar.. Tabii DYP tecrübesinden
de yararlanıyorlar.. “Samiriler” AK Parti’yi yiyip, sofra duasına “Amin” demek
için iş başındalar.. eski dostlarına umut vermek için “Aydınlık” bir gelecek
vaad ediyorlar.. Tamam bu adamlar cep telefonu kullanmıyor olabilirler.
Kuryelerle haberleşiyorlardır da, MİT’de herhalde bütün bunlar olurken yatıp
uyumuyordur.
İşe bakar mısınız, eski
ANAP’lısı, eski DYP’lisi, MHP’lisi, Aydınlıkçısı, emekli paşası, Mason Biraderi,
dindar çevrenin saygı gösterdiği bazı isimler bir araya gelmişler Erdoğan’ı
nasıl tasfiye ederiz onun hesabını yapıyorlar..
-Erdoğan’la olmaz bu iş azizim..
Adam Kasımpaşalı. Diplomasi biraz incelik ister!
-Dünya gerçekleri diye bir şey
var, isteyen istediğini yapamaz. Çok fevri canım!
-Fazla gerdi ama.. Gerdikçe
geriyor. Asabi adam.
-Sağlığı da iyi değil zaten,
dünya tecrübesi olan, dil bilen, Türkiye’yi kucaklayacak biri lazım..
-Herkesle kavgalı adam, canım. Bu
kadar da olmaz ki, cemaat da artık köprüleri attı! Sen kimsin kardeşim, kendini
ne zannediyorsun! Haddini bileceksin. Bu işler adab, erkan gerektirir..
Bükemediğin eli öpeceksin. Tedricilik diye bir şey var. Her şey bir anda olmaz
ki!
-Tek adam olmak istiyor, Tek
adam.. Fethe çıkacak dünyayı.. Maceracı bir siyaset izliyor..
-Bu kadar Arapların işine
karışmak doğru mu şimdi canım.. Gördük işte elimizi verdik, kolumuzu
alamıyoruz.. Bana ne elin Arabından, ne Arab’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri!
-Sıfır sorun diyorlardı, sorunsuz
komşu mu kaldı.. Halklar bize dostmuş. İhaleyi halk mı veriyor.. No’lacak
şimdi..
-Sen kimsin kardeşim batı ile boy
ölçüşmeye kalkıyorsun, etin ne budun ne. Bizi yine en iyi anlayan batıdır, tüm
kazanımlarımız batılılaşma yolunda elde edilen kazanımlardır. Bu gidişle Türkiye
Arap ülkelerine benzer. Bernard Levy de aynen böyle düşünüyor bu arada.. İsrail
Mediası da!
İsraillilerle Mısır seçim sonrası
İhvan’ın iktidara gelmesi halinde darbe konusunu konuşan Levy’nin bizim benzer
konularda “malum media” ile aynı üslub ve içerikte konuşması dikkatinizi çekmiş
olmalı.. 2011 seçimleri öncesi bir oturumda Müslüman Kardeşler’in seçimi
kazansa bile iktidarı ele alamayacağını, “demokrasinin sadece sandık
olmadığını” söyleyen Levy, Erdoğan’ın kendisine karşılık sözlerine cevap verdi:
Cumhuriyet’e konuşan Fransız Bernard-Henri Levy, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın
Mısır’da yaşananlar için Batı’yı suçlamasına karşılık olarak, “Sayın Erdoğan
sayıklıyor. Fransa’da aklını kaybettiği ve saçmaladığı konuşuluyor. Fransa’da
ve ABD’de herkes ona gülüyor artık” dedi. Bu arada dikkatinizi çekti mi,
Erdoğan İsrail’i ve Sisi’yi, bir Fransız’ı suçluyor, cevap ABD’den geliyor..
Daha bir sürü hikaye.. Kimse
Kur’an’ın penceresinden bakmıyor sanki hayata!
Günde 40 kez okudukları
Fatiha’nın farkında değiller. Bunların dindarları ile Ezher Şeyhi ya da Suudi
Sudeysi zihniyet ikizi aslında.. Bir takım dini toplulukları da aralarına
alarak, derin birileri yeni bir senaryo yazmaya çalışıyor sanki.
Bir iddia atıyorum ortaya.. ABD,
İngiltere, İsrail sanki derin devletin eski kadroları ile yeşil kadroları bir
araya getirecek yeni bir model üzerinde çalışıyor.. Yani keskin bir ray
değişikliğinden vaz geçip ara bir model benimseyecekler gibi..
Güniz sokağın arka bahçelerindeki
hareketliliğe bakarsanız, CHP’nin başına aranan adam, kimi MHP’lilerin yeni
rotası ve yeni dindarların işin içine dahil edileceği yapı yeni bir model
arayışını işaret ediyor. Haberal da hani bu iş için uygun bir karakter..
Demirel deseniz tek başına bütün karakterlerle iç içe.. DYP’li Haberal’ı CHP’ye
milletvekili yapan irade ya da CHP ile MHP’yi Ergenekon’un avukatlığında
buluşturan irade şimdi bir kısım yeşil sermaye ve dini grubları da işin içine
katarak, AK Parti’ye karşı yeni bir koalisyon arayışı içinde.
Tamamlanmış bir proje değil bu.
Çalışıyorlar, bakalım. Aza koysalar dolmuyor, çoğa koysalar almıyor. İsrail’in
korkulu rüyaları, hırçın tavrı uzlaşıyı imkansız kılıyor sanki.. İsrail’in
çılgın talepleri, en ılımlı dindarları bile çileden çıkartmaya yeter..
Erdoğan’a gelince, bu kadar ağır
saldırı, tehdit ve iş yoğunluğuna rağmen bu kadar itidal sahibi olması
olağanüstü bir durum.. Birileri ufacık eleştiri ve kuşku ifade eden sorular
karşısında bile fevrileşirken; Erdoğan’ı bu şekilde eleştiriyor olmaları da
ilginç.
Eğer Erdoğan’ın bu öfkeli tavrı,
kendi politik tercihleri doğrultusunda olsa idi, Baradey’e verdikleri Nobel
barış ödüllerinden birini de Erdoğan’a verirlerdi.. Selâm ve dua ile.”
0 comments
Write Down Your Responses