Yıl 1961
Yer Yozgat Lisesi
27 Mayıs Devrimi daha yeni
gerçekleşmiş, devrimin Bakanları henüz iş görmeye başlamıştı.
Amerika ise, o günlerde daha
etnik ve mezhepsel verilerini yeni yeni toplamaktaydı.
Amerikan Fidel Servis adı altında
görev yapan, Amerikan Gönüllüleri örgütlenmesinin elemanları, Yozgat
Lisesi’nden Amerika’ya götürüp, orada eğitim yaptıracağı gladyo altyapısını
toplamaya çalışıyordu.
Tabi bu gerçeği ben, ancak yıllar
sonra kavrayabiliyordum.
Epeyce öğrencinin arasından
eleyerek, ben ve bir başka öğrencinin imtihanları kazandığını açıkladılar.
Daha sonra, ben en yüksek puanı
almış olmama rağmen, beni ABD’ye götürmekten vaz geçtiler.
Arkada ki gerçeği bilmediğim için
üzülmüştüm.
Diğer arkadaş ABD’ye gitti.
Geldiğinde artık bir Amerikalı gibi düşünmeye başlamıştı.
O hayatını Amerikancı olarak
yaşadı. Ben ise, Amerika’nın dünyada neler yaptığını anlamaya çalışarak
yaşadım.
Biz bunları yaşarken, Yozgat
Lisesinin öğrencilerinden olan Taha Akyol da, Komünizm ile Mücadele
derneklerinin faaliyetlerini çoğaltmakla meşguldü.1960.
Bunları şunun için anlattım.
Amerika’nın sol, etnik ve
mezhepsel ayrılıkları kullanabilmek için, gerekli alt yapıları, 1960’lı
yıllarda kurmaya başlamıştı. Belki de daha önceleri.
Tarikatlar içindeki çalışmaları
daha öncelere dayanabilir. Çünkü tarikatlar içindeki çalışmalar daha kolay
ilerler. Tarikat liderini ele geçirdiniz mi yeter.
Yani bu gün, çokça Amerikancı
aydın görüyorsak, bu ABD’nin 50-60 yıllık yatırımının bir ürünüdür.
Tabi bu ürününün meyvelerini,
istihbarat örgütleri, ordu, medya ve siyasi partiler içinde, şimdilerde çıplak
gözle görüyoruz.
Artık aydın görünümünde,
yetkinleşmiş ajanlardır.
Amerika’nın Suriye’ye yapacağı
ölüm saldırısına bu kadar canhıraş destek vermelerini nasıl izah edebilirsiniz.
Kimyasal silah ile şu kadar insan
öldü diye, Nükleer terörist Amerika’nın sabıkalarını örtmeye çalışıyorlar.
Irak’ta Amerika 1,5 milyon insan
öldürülürken Amerika’ya destek verdiler.
Japonya, Vietnam, Libya,
Yugoslavya, Suriye say sayabileceğin kadar. Sanki bu zatlar için, Amerika’nın
öldürme dokunulmazlığı var.
Asıl bu beylerin önemi,
Amerika’nın eğer ömrü yeterse, ülkemizin bölünmesi sırasında ortaya çıkacaktır.
Onun için hep söylüyoruz ki,
emperyalizmle savaş onun işbirlikçileri ile savaştır.
Uzun lafın kısası; aydın kime
denir derseniz, ülkesini emperyalizme karşı savunandır.
Amerikancı aydının ağzından
emperyalizm sözcüğünü duyamazsınız.
Emperyalizme emperyalizm diyemez.
Aydın, ama emperyalizmi
savunuyorsa ajandır.
bulentesinoglu@gmail.com
30 Ağustos'tan Bir Gün Sonra...
Bu da büyük savaşçı...
Savaşacak ama...
Savaşamıyor...
Kendini Atatürk’ün yerine koymak
istediği için, her zaman bir “büyük zaferi” olsun istedi...
Uyku tutmadı...
İçi içini yedi...
“Peki, benim büyük zaferim
olmayacak mı?” dedi...
İsrail’e savaş açtı...
Bir mavi boyalı gemiye sivilleri
bindirip gönderdi... Gemiyi Hayfa’dan yedekte çeke çeke getirip İskenderun’a
bıraktılar...
Abdurrahman Dilipak kahraman oldu
da bu yine olamadı...
Libya bombalanırken “Orada ne
işiniz var?” dedi ya, baktı el bombalıyor...
Bomba uçaklarını gönderdi...
Geç kaldı...
Bu kez Suriye’yi gözüne
kestirdi...
Müttefiki kim?...
İsrail...
Savaş hazırlıkları başladı...
Bu “Bize bomba atacaklar ama”
diye Amerikalılara, İngilizlere gitti...
“Size niye atsınlar?” dediler...
Bu “Bomba atılacak kafayı ben
bilmez miyim?” diye fısıldadı...
Sonunda, büyük zafer peşinde olan
adamın başına bomba düşmesin diye Patriotlar Hollanda ve Almanya’dan geldi...
Bu sefer patlatmayı bilmiyor...
Alman ve Hollandalı askerler de
geldiler gerekirse patlatsınlar diye, Malatya’ya yerleştiler “Milli Savunma”
kapsamında...
Bu noktadayız an itibarıyla...
Kısacası herkese harp ilan
etti...
Dedik ya; hallettiği tek ordu
oldu...
Kendi ordusu...
Dün 30 Ağustos Zafer Bayramı
kutlandı...
Buruk, hüzünlü ve acı...
Ordunun yarısı hapiste...
Kadınları, çocukları
hapishanelere gidip ağlayarak boyunlarına sarıldılar yiğitlerin...
Yerlerine getirilen komutanlar
Çankaya’ya çıkıp tesettüre selam çaktılar...
Benim canım “Zafer Bayramı kutlu
olsun” yazısı yazmak istemedi...
Bugün 30 Ağustos’tan bir gün
sonrası...
Vatanı satan Vahdettin’in tahta
çıktığı gündür...
Yüzde 51’e kutlu olsun...
Sevgili okurlarım,
30 Ağustos, tarih sahnesinden silindiği düşünülen bir ulusun şahlanışıdır.
Atatürk’ün önderliğinde küllerinden yeniden doğan bir milletin destansı başarısıdır.
Zaferdir, Türk mucizesidir.
Emperyalizme karşı şanlı direniştir.
Atatürk’ün önderliğinde küllerinden yeniden doğan bir milletin destansı başarısıdır.
Zaferdir, Türk mucizesidir.
Emperyalizme karşı şanlı direniştir.
Nereden, nereye?..
Suriye’ye gidip dönen bir gazeteci “Kuzey Afrika’nın Müslüman ülkelerinde diktatörleri deviren mücahitler (El Kaideciler, El Nusracılar) şimdi Suriye’de çarpışıyorlar!” demiş.
Bu kişilerin “Cihat” için Suriye’de olduklarını söylemiş!
Oysa tarafsız uzmanlar, Arap Baharı rüzgarlarının esmeye başladığı ilk günden beri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendiren projenin sahibinin Amerika’nın önderliğinde bazı Batı ülkeleriyle İsrail olduğunu söylüyor.
Ortadoğu’daki operasyonda ise başta Suudi Arabistan olmak üzere Katar, Emirlikler ve Türkiye, bu ülkelerin yanında yer alıyor.
Esad’ın devrilmesinin hedeflendiği süreçte başrolü, Türkiye üstleniyor.
Muhaliflerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun internet sitesinde yer alan “Merkez üssümüz Hatay’dır!” açıklaması, bu gerçeğin itirafı olarak görülüyor.
Suriye’ye gidip dönen bir gazeteci “Kuzey Afrika’nın Müslüman ülkelerinde diktatörleri deviren mücahitler (El Kaideciler, El Nusracılar) şimdi Suriye’de çarpışıyorlar!” demiş.
Bu kişilerin “Cihat” için Suriye’de olduklarını söylemiş!
Oysa tarafsız uzmanlar, Arap Baharı rüzgarlarının esmeye başladığı ilk günden beri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendiren projenin sahibinin Amerika’nın önderliğinde bazı Batı ülkeleriyle İsrail olduğunu söylüyor.
Ortadoğu’daki operasyonda ise başta Suudi Arabistan olmak üzere Katar, Emirlikler ve Türkiye, bu ülkelerin yanında yer alıyor.
Esad’ın devrilmesinin hedeflendiği süreçte başrolü, Türkiye üstleniyor.
Muhaliflerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun internet sitesinde yer alan “Merkez üssümüz Hatay’dır!” açıklaması, bu gerçeğin itirafı olarak görülüyor.
* * *
Görünen o ki, Irak’tan sonra Suriye de bölünecek
ve sıra İran’a gelecek.
Hesaba göre Şii yönetimler gidecek, Sünni yönetimler iş başına gelecek.
Böylece Amerika, bölgedeki enerji kaynaklarının üzerine oturacak, Suriye ve İran’ın tehlike olmaktan çıkarılmasıyla Şii kabusundan kurtulan İsrail’in güvenliği sağlanmış olacak!
Sünni rejimlerin hamisi Suudi Arabistan bu sonuca çok sevinecek, Sünni rejim destekçisi AKP ile birlikte bayram edecek.
Ama sonuçta bu savaşın gerçek kazananı, yine emperyalizm olacak!
Büyük Önder Atatürk’ün emperyalizmle ilgili düşüncelerinin ne kadar doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkacak.
Hesaba göre Şii yönetimler gidecek, Sünni yönetimler iş başına gelecek.
Böylece Amerika, bölgedeki enerji kaynaklarının üzerine oturacak, Suriye ve İran’ın tehlike olmaktan çıkarılmasıyla Şii kabusundan kurtulan İsrail’in güvenliği sağlanmış olacak!
Sünni rejimlerin hamisi Suudi Arabistan bu sonuca çok sevinecek, Sünni rejim destekçisi AKP ile birlikte bayram edecek.
Ama sonuçta bu savaşın gerçek kazananı, yine emperyalizm olacak!
Büyük Önder Atatürk’ün emperyalizmle ilgili düşüncelerinin ne kadar doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkacak.
* * *
Ne diyordu gazeteci meslektaş?
“Müslüman ülkelerde diktatörleri deviren mücahitler, şimdi de Suriye’de Cihat için çarpışıyorlar!”
Yani din uğruna savaşıyorlar.
Aynı dinden kardeşlerini öldürüyorlar.
Geçmişte yaşananlardan, tarihin ibret verici örneklerle dolu sayfalarından hiç ders almıyorlar.
30 Ağustos’un, emperyalizmin vahşi ve sömürgen oyunlarını bozan bir destan olduğunu bilmeye yanaşmıyorlar!
Sadece ölüyorlar, öldürüyorlar.
Tarihin “Emperyalizm için Cihat” sayfasını, Müslüman kanıyla yazıyorlar.
Emperyalizme bir savaş daha kazandırıyorlar.
“Müslüman ülkelerde diktatörleri deviren mücahitler, şimdi de Suriye’de Cihat için çarpışıyorlar!”
Yani din uğruna savaşıyorlar.
Aynı dinden kardeşlerini öldürüyorlar.
Geçmişte yaşananlardan, tarihin ibret verici örneklerle dolu sayfalarından hiç ders almıyorlar.
30 Ağustos’un, emperyalizmin vahşi ve sömürgen oyunlarını bozan bir destan olduğunu bilmeye yanaşmıyorlar!
Sadece ölüyorlar, öldürüyorlar.
Tarihin “Emperyalizm için Cihat” sayfasını, Müslüman kanıyla yazıyorlar.
Emperyalizme bir savaş daha kazandırıyorlar.
* * *
Sevgili okurlarım,
Biraz kısaltarak alıntıladığım bu yazıyı tam bir yıl önce bugün yazmışım.
Şimdi aradan geçen zamanın beni haklı çıkarmasının derin üzüntüsünü yaşıyorum.
Bu nedenle dün Zafer Bayramı’nı büyük coşkuyla kutlarken yaşadığımız coğrafyadaki acıların bir an önce sona ermesi gerektiğini de unutmadık.
Suriye’de emperyalizmin füzelerine hedef olacak küçücük çocukları, yavrularını binbir umutla dünyaya getiren anaları, babaları, kısacası tüm masum insanları düşünüp, bir mucizenin onları kurtarması için dualar ettik.
AKP’nin korkunç savaş tamtamları tüylerimizi ürpertirken, Büyük Önder Atatürk’ün “Savaş cinayettir” deyişindeki haklılığı bir kez daha anladık.
Gerçek zaferin barış olduğuna yürekten inandık.
Biraz kısaltarak alıntıladığım bu yazıyı tam bir yıl önce bugün yazmışım.
Şimdi aradan geçen zamanın beni haklı çıkarmasının derin üzüntüsünü yaşıyorum.
Bu nedenle dün Zafer Bayramı’nı büyük coşkuyla kutlarken yaşadığımız coğrafyadaki acıların bir an önce sona ermesi gerektiğini de unutmadık.
Suriye’de emperyalizmin füzelerine hedef olacak küçücük çocukları, yavrularını binbir umutla dünyaya getiren anaları, babaları, kısacası tüm masum insanları düşünüp, bir mucizenin onları kurtarması için dualar ettik.
AKP’nin korkunç savaş tamtamları tüylerimizi ürpertirken, Büyük Önder Atatürk’ün “Savaş cinayettir” deyişindeki haklılığı bir kez daha anladık.
Gerçek zaferin barış olduğuna yürekten inandık.
Haçlının 2003 yılında Müslüman
Irak’a saldırısında, ABD askeri için dua ettiğini utanmadan Amerikan
gazetelerinde yazan sizsiniz?
Şimdi de kalkmış Müslümanlık
taslıyorsunuz.
Göğsünüzde Obama’nın haçı koynunuzda
Şimr’in hançeri
Afganistan Müslümanlarının
üzerine Haçlının emrinde asker yollayan sizsiniz!
Libyalı Müslümanın derisindeki
tırnak, sizin tırnağınız!
Suriye’yi karıştıran parmak,
sizin parmağınız!
Elinizde Şimr’in hançeri,
belinizde kılıcı!
Madalyanız Yüce Yahudi Örgütü
JİNSA’dan!
Koynunuzdan Powell ile saklı
anlaşmalarınız, koltuğunuzda Obama’nın haçı!
Adınız bütün iklimlerde
Müslüman katillerinin listesinde
Adınız bütün iklimlerde
“Müslümanların katilleri” listesine yazıldı.
Ey Allaha değil, beysbol sopasına
tapanlar,
ABD’ye 2 sayfa 9 madde gizli
anlaşmayla mühürlü, imzalı bağlananlar!
Vesikalı Müslüman düşmanları!
Kimin seferindesiniz?
Yine kimleri sırtlarından
hançerleyeceksiniz?
Diktatör özentileri
diş ve göz hekimlerinin
düşmanları arasından çıkar
Aydınlık’ın duyarlı ve birikimli
okuyucuları, hatalarımızı düzeltiyorlar. Onlara yürekten teşekkür ediyoruz.
31 Mayıs 2013 günlü Rota’da Sayın
Beşar Esad’ı anarak, “Hiç diş doktorundan diktatör olur mu” diye sormuştuk.
Okuyucumuz Dr. Ersen Türker hemen
bizi uyardı:
Sayın başkan ve olası başkanım,
Esad diş hekimi değil, göz
doktorudur.
Saygılarımla,
Diş hekiminden de göz hekiminden
de diktatör olmaz.
Diktatör özentileri, diş
hekimlerinin ve göz hekimlerinin düşmanları arasından çıkar.
Sayın Dr. Ersen Türker, kaydınızı
yaptırdınız mı, haberinizi bekliyorum.
Sahi siz ne hekimisiniz?
Doğu Perinçek
Aydınlık / ROTA
Batı, ya da Haçlılar, Orta doğuya
1203 den bu yana, sekiz kez sefer düzenlediler.
Dokuzuncusunu AKP iktidarı ile
birlikte düzenliyorlar.
Reuters’in bugün yaptığı haberde,
“Suriye saldırısının ana hatları İstanbul’da çiziliyor” diye yazdı.
İsrail Harets Gazetesi ise,
Suriye’de kullanılan kimyasalın Cihatçılar tarafından kullanıldığı haber yaptı.
Önce Suriye’deki CIA’ya bağlı
Sınır Tanımaz Doktorlar, Esad kimyasal kullanıyor diye açıklama yapmıştı.
Arkasından Davutoğlu, Birleşmiş
Milletler Kararı olmasa da, Yugoslavya’da (Bosna’da) olduğu gibi Koalisyon
ülkeleri ile birlikte müdahaleye hazır olduğunu açıkladı.
Haçlılar ile birlikte olmak ve
onlara yardım ve yataklık etmek, AKP’ye büyük zevk veriyor. Çürümüşlüğün bu
dereceye düşmesi insanlık adına utanılacak bir şey…
Bu durum, Türk halkına büyük bir
acı veriyor.
Amerika’nın kimyasal silah
histerisi ve sicili bilindiğinden, bu kez “kimyasal kullanıldı”çığırtkanlığını
Davutoğlu ve yandaş medya üslendi.
Davutoğlu’nun BM Kararı olmadan
müdahale edelim çıkışı; Rusya ve Çin’i devre dışı yapalım, yeter ki bu işin
içinde Amerika olsun anlamındadır.
Yani bundan böyle Rusya diye bir
komşumuzun da, olmayacağını ilan etmiş oldu.
Rusya düşmanlığı ve İngiltere
Fransa işbirlikçiliği, Osmanlının sonunu getirmişti, aynı çizgide giderek
Anadolu’yu da elimizden almaya çalışıyorlar.
Öyle anlaşılmaktadır ki, Amerika
Uzak Doğuda Çin ve Rusya’nın160 bin askerle yapılan tatbikattan çok korkmuş.
Suriye’de bir şeyler yapma ihtiyacında…
Bunun dışında, Amerika’daki savaş
sanayinin, stokları tüketmek gibi bir sorunu var.
Eğer Amerika başarabilirse,
Suriye’ye yapacağı bir vuruşla, Rusya ve Çin’in Suriye’ye verdiği desteği
sonlandıracak.
Müdahalenin sınırlı olacağı gibi
ifadeler buradan ortaya çıkıyor. Buna karşılık, oyunun nasıl oynandığını çok
iyi bilen Rusya, ilk adımda fazla aktif olmayacağını belirten açıklamalar
yaptı.
Her kez sanıyor ki, ABD bir iki
vuracak ve planları gerçekleşmiş olacak ve bitecek.
Savaşların böyle olmadığını
herkes biliyor.
Konuyu iyi anlamayan ve savaşı
evindeki televizyondan izlediği bir film gibi görenler, Amerika’nın şimdiye
dek, vurduğu yerlerden en az on yılda çıkabildiğini unutuyorlar.
Haçlılar ile birlikte savaşan
Müslüman Kardeşlerin, Suriye’de iktidar olması, savaşın on yıldan da fazla
süreceğinin işaretidir.
Batı bilhassa da İngiltere,
Doğuya her saldırdığında, bir Müslüman işbirlikçi bulmuştur. Bu kez bu görevi;
Müslüman Kardeşler ve ABD ajanlığı tescil edilmiş El- Kaide üslendiler.
AKP’de, Türk halkını işbirlikçiliğe
ikna etmek için Haçlı adına savaşan Müslüman Kardeşlerin mağduriyeti üzerinden
sözde siyaset yaptı.
Osmanlı hanedanın son günlerinde
de Batı ile böyle ipe sapa gelmez birliktelikler yapılmış, her seferinde de
Osmanlı bir bölgeyi kaybetmişti.
Tekrar bu güne gelirsek.
Birkaç günlük medya savaşı
Eylül’de yapılacak Cenevre Barış Görüşmelerini berhava etti.
Şimdi neyi konuşuyoruz?
Amerika’nın Suriye’ye birkaç günlük müdahalesini konuşuyoruz.
Birkaç günlük sınırlı müdahale
ifadesiyle, sözde dünya kamuoyunu ve Rusya’yı kandıracaklarını sanıyorlar.
Önce şunu söylemeliyim.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrof
şunu dedi, Puşkin bunu dedi ile Rusya yönetilmez. Nasıl ki, Amerika’da son sözü
Obama söylüyorsa, Rusya ‘da Putin söyler.
Amerika’nın bir planın varsa, ona
karşı duranların da, bir planı olmak durumundadır.
Tüm dünya, Rusya’ya demez mi,
neden şimdiye kadar Suriye’ye destek verdin de, şimdi onları ortada
bırakıyorsun diye…
Henüz son sözler söylenmedi.
Birisi elimde hıyar var dediyse,
hemen tuzu alıp oraya koşmamak lazım.(AKP ve Medya)
Bülent Esinoğlu