Suudi istihbaratçı Bender kancayı Türkiye'ye taktı
Tüm savaşlar yalanlar üzerine
kuruludur ama Suriye olayında artık yalanın da suyu çıktı.
BM raporu daha ortada yok,
kimyasal silah saldırısı bile olup olmadığı kesinleşmedi ama koskoca ABD
Başkanı, upuzun suratlı dışişleri bakanı tüm dünyanın gözünün içine baka baka
yalan söylüyor.
Oysa 21 Ağustos’taki saldırıya
ilişkin ortaya çıkan bilgi ve belgeler, bu işin bir ABD, Suudi Arabistan,
İsrail tezgahı olduğunu gösteriyor. Suriye yetkililerinin söylediklerini bir
yana koysanız bile El Nusracıların AP muhabirine anlattıkları yeter. Dale
Gavlak aslında Ürdün merkezli bir muhabir ve serbest gazeteci olarak çalışıyor,
AP ve BBC için muhabirlik yapıyor. Yahya Ebabne isimli Ürdünlü gazetecinin
saldırının düzenlendiği Şam’ın Guta semtindeki görüşmelerine dayanarak
Amerikalı Associated Press için bir haber hazırlıyor. Buna göre El Nursa
teröristleri, kimyasal silahı bilmeden kullandıklarını ve bu silahları Suudi
Arabistan istihbaratı Başkanı Bender Bin Sultan kanalıyla edindiklerini
anlatıyorlar. Zaten saldırıdan hemen sonra Suriye ordusunun bölgede başlattığı
operasyonda tünellerde gizlenmiş kimyasal silah stokları bulunmuştu. Suriye
hükümeti Suudilerin bu kimyasalları Türkiye üzerinden ülkeye soktuğu
iddiasında. Rusya da BM’de bu konuda bir soruşturma başlaması için bir süredir
çabalıyor.
2 buçuk yıldır Suriye’yi kan
gölüne döndürenlerin başında Neocon George W. Bush’un (ve Babasının kankası, 22
yıl Washington büyükelçiliği yapmış) Bender efendi var.
Ve şimdi Washington’da
Neoconların hatta derin devletin hedefinde olan Barack Obama, Bush’tan miras
kalan bu Bender’den medet umuyor. Ve iddialara göre Obama ve Kerry, Bender’in
Moskova’da yaptığı görüşmelerde Rusya’ya yönelik tehdit ve rüşvet girişiminden
haberdar. Zaten Suudi Arabistan için Arap sokağında kullanılan tanım: ABD’nin
51. ve en karanlık eyaletidir.
SUUDİ ARABİSTAN AMERİKA’NIN EN
KARANLIK 51. EYALETİ
Business Insider için çalışan
İngiliz gazeteci Geoffrey Ingersoll da Bender’in savaştaki rolüne ilişkin
şunları anlatıyor:
“Bender Bin Sultan Moskova’daki
gizli görüşmelerde Rusya’nın Suriye’yi desteklemekten vazgeçmesi halinde
Tartus’taki deniz üssüne dokunulmayacağını ama vazgeçmezse Soçi’deki 2014 Kış
Olimpiyat oyunlarını Çeçen teröristler eliyle kan gölüne çevirme tehdidinde
bulundu.”
Ingersoll’un anlatımlarını
destekleyen İngiliz Daily Telegraph da Ürdün’deki terörist kampın CIA üzerinde
de etkili olan Bender’in hem ABD hem de Ürdün üzerindeki baskılarıyla
açıldığını yazıyor. Zaten Fransız Le Figaro gazetesinin kimyasal saldırı
öncesindeki haberinde sözü geçen 300 kişilik CIA ve Mossad yönetimindeki
terörist timin geldiği yer de burası. Suriye kaynakları buradan Şam’a sızma
harekatı yapan timin Suriye ordusu tarafından tespit edilmesi ve imhası sonrası
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Suriye Dışişler Bakanı Velid Muhammed’i
arayarak, bu imha operasyonunun durdurulması için tehditlerde bulunduğu ve
ardından aynı gece kimyasal füze saldırısının meydana geldiğini anlatıyor.
TÜRKİYE’NİN YENİ HEDEFİ
Bender Bin Sultan’ın tüm
çabalarına rağmen, Batıda büyük bir çatlama var. Önce İngiltere
Parlamentosu’ndan Başbakan Cameron’a bir tokat geldi, ardından Fransa
Cumhurbaşkanı “sosyalist” Hollande da kamuoyundan gelen tepkilerle çark etmek
zorunda kaldı. Son olarak da Barack Obama, kendi yetkisi mevcutken saldırı
kararını kongreye havale etti. Uçak gemisi Nimitz ve diğer savaş gemilerini
Doğu Akdeniz’e yollasa da BM raporunu beklemek için zaman kazanıyor.
Çünkü ellerinde kanıt var deseler
de ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve kuyrukçularının “Esad kimyasal silah
kullandı” argümanının açık ve seçik bir yalan olduğunu herkes biliyor. Zaten
Avrupa ve ABD’deki kamuoyları da Suriye’ye saldırıya karşı. İsrail de İran ve
Suriye’nin kararlı tehditleri sonrası korkmaya başladı. Bender ve şürekasının
yavruları El Kaideciler, giderek yalnızlaşıyor. Onların destekçileri de uluslar
arası savaş suçları mahkemesinde yerlerini almaya hazırlanıyor.
Bize gelirsek, en korktuğum
senaryo Bender’in ABD ve İsrail’den yüz bulamayıp, Ortadoğu’nun ıssız ve hasta
adamı Türkiye’ye yapışması. Ekonomik kriz için para ve siyasi destek
teklifleriyle zaten yanında olan Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’na Suriye
seferi açtırması olasılığı beni korkutuyor.
Obama’nın kısa vuruş vaatlerinden
tatmin olamayan ve içeride giderek sıkışan bir “desperado” RTE böyle bir işe
soyunur mu sanmam ama yine de emin değilim. Suriye’de aldığı yenilgiye rağmen
kuyruğu dik tutmaya çalışan, Cenevre’de Rusya ve Esad ile masaya eşit oturmaya
çalışan “Tasallutçu” Obama da haydi derse neden olmasın?
Hüseyin Vodinalı
0 comments
Write Down Your Responses