Erdoğan'ın savaş ve sandık hesapları

Bir Suriye helikopterinin Türk jetleri tarafından düşürülmesini, AKP iktidarının yayın organları “misilleme” olarak verdiler. Böylece olayın Esad'a dönük bir askeri hesaplaşmayı hedeflediği ortaya çıktı. ABD ile Rusya'nın anlaşması sonucu Suriye'de devre dışı kalan AKP iktidarı, Türkiye ve TSK'yi beklenmedik maceralara sürükleyebilir. Bu süreç, Türkiye için felaket anlamına gelebilir. 

ABD-Rusya Anlaşması'ndan sonra bölgede neler oluyor? Suriye'de şimdilik iktidarda kalmayı garantileyen Esad Rejimi kimyasal silahları teslim edecek mi? Türkiye'nin Haziran 2012'de düşürülen Türk jetine karşılık, bir seneyi aşkın bir süreden sonra 'gecikmiş bir misilleme' ile Suriye helikopterini düşürmesi ne anlama geliyor? Bölgede, devlerin anlaşması ile devredışı kalan Erdoğan-Davutoğlu ikilisi geleceğe dönük hangi planları yapıyor? Türkiye bu süreçten nasıl etkilenecek?
Bölgeyi değerlendirirken unutulmaması gereken bir nokta var. Şu anda dünyanın bütün büyük devletleri, Suriye üzerinde yoğunlaşan bir güç ve iktidar kavgasına girmiş durumdalar. Durumu doğru analiz etmek için, önce bölgede yaşananları olgular halinde sıralamak gerekiyor.
*Esas olan İsrail'in güvenliği: Hep akılda tutulması gereken birinci nokta şu: Bölgedeki esas büyük gerilim İran ile İsrail arasında. İsrail, İran'ın nükleer silah ürettiğini ve bunun kendi güvenliğini tehdit ettiğini düşünüyor. ABD'yi İran'a askeri operasyon yapmaya ve nükleer tesisleri vurmaya ikna etmeye çalışıyor. Obama ise şimdiye kadar bu riskli operasyona yanaşmadı.
*Hem nükleer hem kimyasal tehdit: İsrail ayrıca Esad'ın elindeki kimyasal silahları da kendisine karşı potansiyel tehdit olarak görüyor ve bu yüzden Esad'ın vurulmasını ve kimyasalların etkisiz hale getirilmesini istiyordu. Hem nükleer hem de kimyasal tehdit İsrail için fazlaydı!
*BOP ve Arap Baharı: Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Soğuk Savaş dengesinin sona ermesinden sonra İsrail'in güvenliği için başlatılan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) aslında İsrail'in güvenliğini hedefliyordu. BOP'u devreye sokmak için Arap Baharı dalgası başlatıldı.
ARAP BAHARI DUVARA TOSLADI
-Mısır'da hesaplar bozuldu: Arap Baharı denilen ve ABD desteği ile başlatılan hareketler, bölgede diktatörleri devirme perdesi altında, petrol ve madenler üzerinde Batı denetimini arttırmayı hedefliyordu. Bu dalga Tunus, Mısır ve Libya'da yönetimleri devirdi. Ama daha sonra Mısır'da dalga tersine döndü.  Askeri darbeyle Mursi devrildi, Müslüman Kardeşler karşıtı bir yönetim oluştu. Bölgede İslamcıların güçlenmesinden çekinen ABD ve Batı darbeyi destekledi. Libya ve Tunus ise kaosa sürüklendi.
*Dalga Esad'a çarptı: Arap Baharı'nın hedefinde önce İran, sonra da Kafkasya üzerinden Rusya vardı. Ama bu dalga Suriye'de Esad'a çarptı. Çünkü İran ve Rusya asıl hedefin kendileri olduğunu farkederek pozisyon aldılar ve Esad'ın arkasına geçtiler.
*Suriye'de Güçler Savaşı: Böylece Suriye'de ciddi bir saflaşma yaşandı. Bir yanda: Esad karşıtı güçler, yani ABD-Avrupa-İsrail-Suudi Arabistan ve onların finanse ettiği El Nusra (El Kaide) ve benzer İslamcı terör örgütleri. Diğer yanda: Esad'a bağlı devlet kuvvetleri-İran-Hizbullah ve arkalarında Rusya, hatta Çin. Yani Asya ve Amerika arasındaki büyük çekişme, birden Suriye ve Şam etrafındaki kavgaya endekslendi.
*Ya Türkiye?: Erdoğan yönetimi bu kavgada ABD-İsrail safında Esad'a karşı pozisyon aldı ve ülkede El Nusra benzeri teröristleri destekledi, hala da destekliyor.
ABD VE OBAMA SAVAŞ İSTEMİYOR
*Obama savaş istemedi: Obama, savaş yorgunu ABD'yi bölgede yeni bir savaşa sokmak istemiyordu. İsrail lobisinin çeşitli baskılarına rağmen bundan kaçındı. Son olarak, ABD'deki Şahin Kanat ve İsrail, Obama'nın 'Kimyasal silah kırmızı çizgimiz' sözlerine dayanarak, Obama'yı yeniden askeri operasyona zorlamaya başladı. Ancak ABD kamuoyu ve Kongre, Esad kimyasal kullanmış olsa da, askeri müdahaleye ve savaşa karşıydı. Başkan Obama, arkasında savaş desteği olmadığını biliyordu.
*Obama Putin anlaştılar: G-20 Zirvesi'nde Obama, Putin ile görüşerek 'kimyasal silahların imhası' durumunda Esad'ın iktidarda kalması pazarlığını başlattı. Çeşitli diplomatik hamleler sonucu ABD ve Rusya çabucak anlaştı. Esad kalacak ve kimyasalları teslim edecekti.
*Obama risk almadı: Böylece Putin 'yeni dünya lideri' olarak dünya sahnesinde rol kaparken, Obama risk almadan bölgedeki ve dünyadaki gerilimi düşürme yoluna gidiyordu. Çünkü, askeri operasyon başlarsa, bölgede ABD, Rus, Çin ve İsrail savaş gemileri cirit atarken, istenmeyen bir 'kaza' sonucu ABD ve Rusya'nın silahlı çatışma ile yüzyüze kalması riski de vardı.
*İki ülke tedirgin: ABD ile Rusya'nın barış ve 'yeni detant' politikasında anlaşması iki ülkeyi çok tedirgin etti. Birincisi İsrail, ikincisi Türkiye. Neden?
*İsrail'in korkusu: İsrail, Obama'nın Esad'ı vurmaktan vazgeçmesi üzerine feryadı bastı. Çünkü, böylece kimyasal silahların hem İran'a taşınması hem de Hizbullah'ın eline geçmesi riski beliriyordu.
ERDOĞAN'IN HESAPLARI BOZULDU
*Erdoğan'ın planları: Erdoğan iktidarı da bu anlaşmaya tepkiliydi. Çünkü, Erdoğan kendi siyasi kaderini, Esad'ın devrilmesine ve bölgede Müslüman Kardeşler'le, Suriye'de ise El Nusra ve benzeri örgütlerle yeni bir egemenlik alanı yaratmaya bağlamıştı.
*Büyük Osmanlı Hayali: Adına ister Neo-Osmanlı deyin, isterseniz Büyük Sünni Federasyonu deyin, Erdoğan-Davutoğlu ikiisinin kafasında Irak Kürdistanı'nı kapsayan ve böylece bölgede petrol ve doğalgazı kontrol etmeye yönelik bir yayılma projesi vardı. Esad'ın devrilmesini de bu planın bir parçası olarak istiyorlardı.
*Yesinler birbirini!: Esad'ın devrilmesini isteyen, ancak bölgenin El Nusra benzeri İslamcı güçlerin eline geçmesini istemeyen İsrail için, ideal durum: Esad ve karşıtlarının birbirlerini yenemeden sonsuz biçimde öldürmeleri durumuydu. Bu nedenle İsrail, ABD-Rusya anlaşmasına kızsa da, daha beter ihtimalleri hesaplayarak sesini kesti.
*Erdoğan karşıtı blok: Ankara'da Erdoğan iktidarı ise, Esad'ın yerinde kaldığı ve Suriye'de El Nusra ve benzeri terör örgütlerinin yavaş yavaş tasfiye edildiği bir sürecin, sonunda kendi aleyhine işleyeceğini görüyordu. Mısır-Suriye ekseninde oluşan Erdoğan karşıtı blok, kendisinin bölgeye dönük tüm hayal ve hesaplarını yerle bir ediyordu.
Obama'dan İran'a mesaj: Obama, ABD-Rusya arasındaki Suriye Anlaşması'nı halkına anlatırken İran'a da mesaj yolladı ve nükleer konusunda da benzer bir anlaşma olabileceğini söyledi. Mesaj açık: Savaş istemiyoruz! Ama sözümüzü dinleyin, silahları verin! Böylece bölgede çatışma riski azalacaktı.
*Hamle denemesi: ABD-Rusya anlaşması sonucu bölgede iyice yalnızlaşan Erdoğan iktidarı, şimdi bölgedeki büyük güçler çatışmasına, kendi çapında müdahale etmeye çalışıyor. Suriye helikopterini vurarak yaptıkları “gecikmiş misilleme” hamlesi bu yeni durumdan yararlanma çabası.
TSK'YI ÖNE SÜREBİLİR
*Esad'ı savaşa kışkırtmak: Eğer Erdoğan, Esad'ı Türkiye ile bir çatışma içine çekebilirse, bölgedeki çok yönlü oyun değişebilir. Erdoğan, NATO, Batı ve ABD'yi kendisini desteklemeye zorlamak istiyor. Bu oyunda Erdoğan ve İsrail, yüzeydeki tüm çekişme görüntüsüne rağmen işbirliği yapabilir. Tıpkı MİT ve Mossad'ın Suriye'de terör gruplarını desteklemede işbirliği yaptıkları gibi. Tabii Rusya ve İran'ın buna ciddi tepki vereceğini unutmamak gerekiyor.
*TSK zorlanabilir: Erdoğan bu süreç içinde TSK'yı da devreye sokmaya çalışabilir. Çünkü şu anda Suriye'de kara harekatında, Esad güçleri ve terör grupları dışında ciddi bir askeri güç yok. ABD'deki çeşitli Şahin çevreler, CIA ve İsrail bu konuda Erdoğan'a destek, hatta gaz verebilir.
*Erdoğan'ın savaş ve sandık hesapları: Erdoğan özellikle seçim yıllarının geldiği bir dönemde, ülkeyi bir 'bölge savaşı'na sokarak savaş kahramanı olarak sandığa gitmek isteyebilir. Helikopter düşürmenin ve Erdoğan Hükümeti'nin birden şahin ve savaşçı işaretler vermesinin ardında tüm bu hesaplar yatabilir. Ancak savaş kuşkusuz ciddi iştir. Yanlış hesap bu kez 'Bağdat'tan değil 'Şam'dan dönebilir. Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da olunabilir!...


,

0 comments

Write Down Your Responses

About Me

Powered by Blogger.

Blog Archive