CHP’nin ciddiyetsiz ziyareti
CHP’nin “ciddiyetsiz” olan
ziyareti, Mısır ziyareti değil. Orada da yakışıksız tavır var ama, Mısır’a
gitmeleri olumludur, dönüşleri sağlıklı olur.
Dış politika ziyareti değil
CHP’nin “ciddiyetsiz” olan
ziyareti, Perşembe günü Çankaya’ya inişleridir.
Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu
gibi devlet terbiyesi almış şahsiyetlerden böyle bir göreve hayır demeleri
beklenirdi. Onları Abdullah Gül’e kim yolladıysa, kendisi o sorumluluğu
yüklenmeliydi.
CHP yöneticileri, Mısır
ziyaretini Tayyip Erdoğan veya Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüşmediler.
Çok isabetli.
O zaman Abdullah Gül ile niçin
görüşüyorlar?
CHP yönetimi
AKP’nin bir hizbi haline geliyor
Bu ziyaret, Mısır ziyaretiyle
ilgili değildir. Çünkü dış politika görüşülecekse, Cumhurbaşkanı makamını işgal
eden kimse, sorumsuzdur. Burada CHP’nin de sorumsuzluğu sergileniyor.
CHP, bu ziyaretle dış politikada
Cumhuriyet terbiyesi görüntüsü vermedi; AKP’deki hizip kavgasında taraf
olduğunu bir kez daha ilan etti.
CHP yönetimi, AKP’nin bir hizbi
haline gelmektedir.
Restorasyon kumpanyasının
içişleri misyonu
CHP’nin Mısır gezisi, iç politika
faaliyetidir. Ziyaret, Mısır’a değil Abdullah Gül’edir ve yıkılan AKP
iktidarını “restore” etme kapsamındadır. Mısır, bunun örtüsü oluyor.
Gül-Gülen-Kılıçdaroğlu ortaklığının içişleri misyonu yürütülüyor.
O görüşme, T.C. Cumhurbaşkanı ile
yapılan bir görüşme değildir. Cumhuriyeti yıkanlara biat olayıdır.
CHP yönetimi hangi suça ortak
oluyor?
Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 günü
ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara’da “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma”
yaptığını kendi ağzıyla itiraf etti (Vatan, 24 Mayıs 2003). İmzaladığı,
devletin anlaşması değil, bir hizmet sözleşmesidir. AKP yöneticileri, 10 yıldır
o sözleşmeyle bağlanmışlardır. Hizmet devam ediyor.
Şöyle devam ediyor: ABD, yıkılan
AKP’yi Gül+Gülen+Kılıçdaroğlu işbirliğiyle tamir edecekmiş! “Tamir” kavramını,
CHP yöneticileri çok sevdiler, çok benimsediler.
Abdullah Gül’ün o gizli sözleşme
altında imzası var. Evet, imzası var. Yakında özgün belgesi yayınlanınca, CHP
yönetimi ne yapacak acaba?
O sözleşme gereği, Türkiye
parçalanıyor, Atatürk Cumhuriyeti yıkılıyor. Sözleşme yapanlar vatana ihanetten
yargılanacaktır.
CHP yönetiminin önüne koyduğu
vazife, onları kurtarmak mıdır?
Peki, buna güçleri yetecek midir?
Ümmü Gülsüm ile görüşseler daha
ince diplomasi olur
Mısır konusundaki küçük
ciddiyetsizliğe gelince: CHP yöneticileri, “General Sisi ile bir randevunuz yok,
bu yapılan şeyi darbe olarak niteledik” diyorlar (Aydınlık, 5 Eylül
2013).
Peki, kimle görüşeceklermiş?
General Sisi’nin Başkanlığa
atadığı Nebil Fehmi ile!
Mısır Başbakanı Fehmi’ye acaba
neyi anlatacaklar? “Buraya size bir darbe hükümeti olduğunuzu tebliğ etmeye
geldik” mi diyecekler?
Loğoğlu ve Korutürk, bu ince
diplomasiyi kimden öğreniyor?
Mısır yönetimini yasadışı
görüyorlarsa, Kahire’de bir tek Ümmü Gülsüm ile görüşüp dönseler, daha zarif
bir siyaset olmaz mıydı?
Böylece “tankların önüne yatma”
kahramanlığından hiçbir şey kaybetmezlerdi.
CHP yönetimi, Tayyip Erdoğan ile
aynı cephedeki yanlış Mısır politikasının altında çırpınmaktadır.
Münafık kardeşler
enternasyonalizmi!
CHP Genel Başkan Yardımcıları
“Sayın Mursi ile görüşmek istiyorlar” imiş. Bunu açıkça söylüyorlar. Ahmet
Davutoğlu’nun elçiliğinden vazgeçmiyorlar.
Orada Haçlı gericiliğe karşı iç
savaş manzaralarını çağrıştıran bir iktidar mücadelesi var. CHP yönetimi,
“Darbeciliğe karşı mücadele” örtüsü altında, Mısır’da da Haçlı gericiliğin
yanına düştü. Ergenekon ve Balyoz davalarında da öyle yapmışlardı. Geçen yılın
Donanma Komutanı E. Oramiral Nusret Güner de saptıyor. Türk Ordusunun tasfiyesi
operasyonuna MHP ile birlikte yandaş oldular (Aydınlık, 4 Eylül 2013). TSK ile
İşçi Partisi’ni hedef alan Atlantik tertibine utangaç destek verdiler.
Aynı işi enternasyonal düzleme
taşıdılar. Suriye’de ve Mısır’da, hep Münafık Kardeşler ile enternasyonal dayanışma
içindeler.
F milletvekilliğine razı olanları
Düş kırıklığı bekliyor
CHP yönetiminin AKP iktidarını
Gül ve Gülen ile el ele vererek tamir etme girişimi, bugünden iflas etmiştir.
En başta CHP örgütleri buna izin
vermeyecektir.
Ne var ki çağdaş milletvekili ve
çağdaş Cumhurbaşkanı adaylarınızı, çağdaş Cumhuriyet mevzilerinde gören yok.
Gül ve Gülen ile birlikte “restorasyon hükümeti” kurma girişimi onları
ilgilendirmiyor.
Duruşları gibi hesapları da
yanlış. Onları milletvekilliği koltuğuna sandıkları gibi Gül-Gülen-Kılıçdaroğlu
kumpanyası tayin etmeyecek!
Evet Türkiye’de F polisi var, F
savcısı var, F yargıcı bile var. Ama CHP listesinden F milletvekili olmayı
kendilerine yakıştıranlar varsa, onları yalnız ve yalnız düş kırıklığı
bekliyor. Çünkü F devrinin sonuna geliyoruz, Cumhuriyet devrine giriyoruz
İnsan sıralamayı bilen hayvandır
30 Ağustos 2013 günlü yazımızın
sonunda “İki Mustafa Kemal Askeri”nin kitaplarını duyurmuştuk: E. Tuğg. Levent
Ersöz ve Kur. Alb. Mustafa Önsel’in. Aydınlık yayınlarken sırayı bozmuş. Oysa o
sıralama, hiç kuşkusuz Önsel komutanımızın da özen gösterdiği silah
arkadaşlığının dünidir. Aydınlık, bu konularda duyarlı değil, kendi yazarlarını
da tartışmalı ölçülere göre sıralıyor.
Oysa insan, 1,5 milyon yıl önce
iki ayağı üzerinde doğrulduktan sonra tasarımda bulunarak diğer hayvan
türlerinden farklılaştı. Tasarım yapmak, sıralamaktır. Bilim de, dağınık
bilginin sıralanmasıdır. Anarşistler, sırayı bozarak bir marifette
bulunduklarını sanırlar. Oysa devrim dahi, bir sıralama işidir. Değerleri
unutmak da, aslında sıralamayı becerememektir. Kadir kıymet bilmemenin kökü,
unutkanlık değil, değerler sıralamasındaki karşılıktır.
Sıralamayı, hakiki, nesnel
ölçülere göre yapmak, bilimsel, insani ve devrimci tavırdır. Aydınlık, sıraya
koymaya özen gösterecek birikime sahiptir. Güveniyoruz.
Doğu Perinçek / ROTA
Aydınlık, 7 Eylül 2013
0 comments
Write Down Your Responses