Savaşa 5 var
İşler giderek kötüleşiyor.
Başbakan, resmen panik butonuna
bastı.
Bir koltuk uğruna, koca bir ülke
kıyametine koşuyor.
100 bin kişinin çoğunun ölümünde
maalesef Türkiye’nin katkısı var.
Şimdi çok daha fazlasının ve de
Türk vatandaşlarının canı tehlikede.
Yarından (pazartesi) itibaren bir
oldu bittinin içine düşmemiz an meselesi.
Tanklar, birlikler Suriye
sınırına kaydırılıyor. (15 bin piyade, 450 tank ve zırhlı araç)
Türk F-16’ları “acil” koduyla
bomba yüklü olarak Suriye hava sahasına giriyor.
Apaydın Kampı’nda beslenen
teröristler 11 Eylül “bayramımız olacak” diyesilermiş.
11 Eylül aslında ABD’nin acı günü
fakat Amerikalı faşistlerin bayram günüdür.
11 Eylül 2001 tarihi, Hitler
ordularının Polonya’ya girdiği 1 Eylül 1939 tarihi kadar önemlidir. (Bu arada
Alman saldırısı da 11 Eylül gibi “savaş ilanı olmadan” yani uluslar arası
hukuka aykırı bir saldırıydı)
Çünkü 1991 Irak saldırısını ve
Yugoslavya iç savaşını saymazsak, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük
savaşların başladığı tarihtir.
Sanırım bu süreç, ya Suriye’de
noktalanacak, ya da daha da büyüyecek ve 3. Dünya Savaşı’na dönüşecek.
Ve ne “talihtir ki” bu kez
Türkiye’nin başında bir İnönü değil, Erdoğan var.
Normalde Suriye’de kargaşa
olmasın, savaş çıkmasın diye kapısında yatması gerekirken, Obama’nın atacağı 2
füzeyle “tatmin” olamayan, G-20 Zirvesi’nde bir Batılı diplomatın tabiriyle
“passionate” yani ihtiraslı bir biçimde Suriye’ye Haçlı Seferini savunan bir
başbakan var.
Neden derseniz şundan…
İçeride ekonomik kriz, halk
ayaklanması, PKK’nın şımartılması, TSK’nın ve Yargı’nın bitirilmesine tepkiler,
partide çatlamalar ve sağlık durumları, dışarıda ise ABD’nin ılımlı İslam’dan
vaz geçmesi ve Müslüman Kardeşler ile sözleşmeyi yenilememesi yeterli bir cevap
olur sanırız.
Şimdi Suriye’ye saldırı olacak mı
sorusundan öte nasıl olacak meselesi gündemde.
9 Eylül’de Kongre’den yetki alan
Obama gemilerden Tomahawk mı sallayacak? Yoksa Yunan asıllı Amerikan NATO
Komutanı Stavridis’in dediği gibi Türkiye’ye çakma bir Suriye saldırısı sonrası
NATO’nun devreye girmesiyle mi?
Yoksa parayı Suudiler ve Katar
Şeyhleri bastıracak, 70 – 80 bin Mehmetçikle karadan Türkiye mi girecek
direk...
Bir nevi “alavere dalavere Türk
memet nöbete” olayı.
Zaten Kore’ye de çok hesaplı bir
asker ihracatımız olmuştu, günlüğü 23 sente gelmişti.
CHP Lideri Kemal Bey’in kurucusu
olduğu TESEV’in sahibi ünlü Amerikalı spekülatör George Soros’un dediği gibi:
“en avantajlı ihraç kalemimiz ordumuz”muş.
E tabi orayı burayı sata sata iş
oraya geldi.
RTE artık koltuğu kurtarmanın tek
yolunun savaş olduğunu düşünüyor herhalde.
Batıda kredisi bitti. Ancak
Suudiler,Katarlılar gibi kayıtsız şartsız teslimle kurtarabilir.
“Demokrasi Kabesi” Batı, Amerika
ve Avrupası ile Esad’ı yargılamadan idama mahkum etti bile.
O medeniyet timsali! AB bile
komik duruma düştü.
Neymiş efendim, AB ülkeleri
kimyasal silah saldırısını Esad’ın yaptığına ikna! olmuş ama yine de BM
raporunu bekleyecekmiş. E sormazlar mı adama, delil melil olmadan, malum mu
oldu ne oldu diye…
Yani bunca filozofu bilim adamını
çıkaran bir kıtadan bu kadar salakça bir açıklama gelir mi? Demek ki mevzu
bahis Sam Amca olunca tekeden süt sağılıyormuş.
Yalnız bu işin sonu kötü.
Türkiye’nin içine düştüğü sarmal
hızlanır.
Eğer bir de Suriye’nin yanında
Rusya, İran ve Hizbullah ile Türkiye’ye yanıt verilirse çok hem de çok fena.
Bir kötü PKK ile 30 yıldır baş
edemeyen Türkiye’yi o vakit, ne İsrail, ne Obama ne de AB kurtarır benden
söylemesi.
Allah hepimizi bir savaş
belasından korusun…
Hüseyin Vodinalı
0 comments
Write Down Your Responses