Abdullah Gül batan gemiyi terk mi ediyor?

Abdullah Gül’ün BM Genel Kurulu dolayısıyla yaptığı ABD ziyaretinde verdiği mesajlar üzerinde durmaya değer.

Suriye konusunda her zamanki atıp tutmalarının yanı sıra önemli olan, İran’la birlikte hareket etmek ve sorunu barışçı yollardan çözmek konusunda söyledikleridir.
Gezi olaylarının başlangıcından gurur duyduğunu söylemesi de dikkat çekiciydi.
Keza Washington’da gazetecilerle konuşurken “İslam Dünyasının Ortaçağı yaşadığından” bahsetmesi, Batı’ya verilen farklı bir mesaj olarak görülmelidir. Vb.
Boşalacak göreve talip olma

Abdullah Gül’ün açıklamalarında, kendini Tayyip Erdoğan’dan ayırma gayreti göze çarpıyor.
Altı çizilmesi gereken nokta, bu tavrın son zamanlarda Batılı merkezlerden AKP ve Tayyip Erdoğan’a yönelen eleştirilerle uyum halinde olmasıdır.
Aynı uyum, F Tipi Örgütün konumlanışında da görülmektedir.
Kısacası Gül-Gülen ikilisi, önümüzdeki dönemde birilerinin “deliğe süpürülme” ihtimaline göre politika yapmaktadırlar.
Daha açık bir deyişle, görev veren merkeze; “Biz varız ve her konuda sizinle uyum halindeyiz” demektedirler.
AKP bitmiştir
Bütün bunlar, AKP iktidarının artık bir duvara dayanmış olduğu gerçeği ile doğrudan bağlantılıdır.
Sıcak paraya bağlı olarak yürüyen ekonomi, dönemi bitmiştir.
Haziran ayaklanmasından sonra Türkiye, AKP eliyle yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkmıştır.
“Kürt Açılımı” aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık halini almıştır. AKP, ne yapacağını şaşırmıştır.
Suriye’de AKP tarafından beslenip büyütülen terör Türkiye’yi vurmaya başlamıştır. Artık herkes Türkiye’nin Pakistanlaşmasından, Suriye ile sınır illerimizin ise Peşaverleşmesinden söz ediyor.
Esad’ın terörizme karşı mücadelesinde kazandığı her zafer, AKP’nin mezarına vurulan bir kazma anlamına geliyor.
Ve nihayet İslam dünyasında “Ilımlı İslam”ın Mısır’dan başlayarak yaşamaya başladığı yenilgi, aynı zamanda AKP’nin yenilgisi olmaktadır.
AKP ve Müslüman Kardeşler türünden “Ilımlı İslamcıların” son kullanma tarihi yaklaşmaktadır.
Bu gerçeği, hiç şüphe yok öncelikle, son dönemde İslam Dünyasında en uygun işbirlikçi olarak “Ilımlı İslamcıları” seçen ABD saptadı.
Yeni duruma uygun politikalara yöneldi. ABD açısından şimdi Müslüman ülkelerde “at değiştirme” zamanı. 


“Yeni at” rolüne talip olanlar
Elbette bütün bu söylediklerimiz ABD’nin artık Tayyip’ten vazgeçtiği, Gül-Gülen ikilisinin ise AKP defterini kapattıkları anlamına gelmiyor.
Aleyhine olan bütün gelişmelere rağmen AKP (Tayyip Erdoğan), alternatif iktidar olacak güç ortaya çıkmadığı müddetçe işbaşında olacaktır.
Batı da (ABD), Gül-Gülen ikilisi de bu gerçeği bilir ve ona göre hareket ederler.
Dolayısıyla Gül ile F Tipi Örgütün çıkışlarının; birinci olarak Batı açısından şimdilik AKP’ye ayar vermek gibi bir işlevi vardır.
İkinci olarak ise bu çıkışlar; gerektiğinde hemen devreye sokulacak “Yeni at”ı hazırlamak anlamına gelmektedir.
Veya “Yeni at” olmaya hazırlanmak…
Gül ile Gülen’in mecburi istikameti
Abdullah Gül ile Fethullah Gülen açısından, önlerinde talip oldukları rol dışında bir seçenek yoktur.
Exeter diplomalı Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile 2 Nisan 2003 günü 2 sayfa 9 maddelik hizmet sözleşmesi imzalayarak kendisini kayıtsız şartsız ABD politikalarına bağlamıştır.


Türk milletinden gizlenen ıslak imzalı belge, Gül’ün “kaderidir”.
Dolayısıyla Abdullah Gül, o ıslak imzalı belgenin belirlediği yolda sonuna kadar gidecektir.
Pensilvanya’da CIA’nın kanatları altına sığınarak dincilik yapan zat ise onun bu yoldaki yoldaşıdır.

Mehmet Bedri Gültekin
mbgultekin@ip.org.tr


,

0 comments

Write Down Your Responses

About Me

Powered by Blogger.

Blog Archive