Hangi ‘God’?
Bölgemizde çok ilginç gelişmeler
yaşanıyor.
Her şey Mısır’da Müslüman
Kardeşler - Mursi’nin 3 Temmuz’da devrilmesi ile başladı. Öncesinde Katar’dan
bir sinyal gelmişti. Babasına darbe yaparak iktidara gelen Şeyh Hamed, çok
tehlikeli başbakanı ve adaşı Hamed ile birlikte, 25 Haziran’da ABD’nin
‘telkinleri‘yle, iktidarı oğlu Temim’e devretmişti.
Daha sonra, Şam’daki kimyasal
silah oyunu sergilendi ve ABD-Rusya anlaşması ile bölgede yeni bir süreç
başlatıldı. Sürecin amacı; Suriye sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek. Ancak,
30 aydır Esad’ı devirmeye çalışan
Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar farklı yol ve yöntemlere başvurarak bu süreci
engellemeye çalışıyorlar. Suudi yönetiminin ABD’ye kafa tutma oyunu, bu yol ve
yöntemlerden bir tanesidir. Nitekim “ABD ile ilişkilerimizi gözden geçiririz”
diyen Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Bender, bu tehdidinden sonuç alamayınca,
yanına Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri istihbarat şeflerini alarak İsrail’e
gider ve ABD’deki Yahudi lobilerinin desteğini ister. Peki kime karşı? Tabii,
sözde ortak düşman İran’a karşı. Bunun üzerine, İsrail’in eski Dışişleri Bakanı
Livni önceki gün “Biz ve Suudiler İran konusunda aynı şeyleri düşünüyoruz”
dedi. Bununla yetinmeyen Suudi İstihbaratçı Bender, Lübnan’ı karıştırmaya ve
orada da bir iç savaş çıkartmaya çalışıyor. Bender Irak’taki Kaide’ye destek
vererek, Esad’a yardım eden Başbakan Maliki’yi sıkıştırmaya çalışıyor. Bender,
Kaddafi’nin eski istihbarat şefi ve Libya’daki ayaklanmanın ilk günlerinde
liderine ihanet ederek Londra’ya kaçan Musa Kusa’yı yanına çağırarak birlikte
çalışmaya başladı. Çünkü Kusa da, Bender gibi bu coğrafyanın tüm sırlarını
bilir ve her ikisi CIA ve MI6 ‘terbiyesi’ almıştır.
Suudi Arabistan’da ise iktidar
savaşı kızışmış durumda ve Bender bu oyunun başoyuncusu.
Tam bu sırada, Bingazi bölgesinde
yaşayan Libyalılar bağımsız bir devlet ilan etti. Libya parçalanmanın ve iç
savaşın eşiğinde...
Putin ise, çok ilginç ve çok
önemli gelişmeler yaşayan Mısır’a gitmeye hazırlanıyor.
ABD tam anlamıyla şaşkın. CIA tüm
Avrupalı liderlerin cep telefonlarını dinlemiş. Özel görüntülerini de çekip
çekmediği ise henüz belli değil. Rusya’ya sığınan eski CIA ajanı Snowden’da
ABD’nin çok önemli sırları var. Belki de bu nedenle, Kerry son anda Lavrov ile
Suriye konusunda anlaşmak zorunda kaldı. Bu anlaşma, ABD’nin geleneksel
bölgesel müttefiklerini çok kızdırdı ama kızgınlıkları ile kaldılar. Çünkü;
Suudi Arabistan ve Katar ve tabii ki Türkiye, ABD’ye karşı hiçbir şey
yapamazlar. ABD’yi tehdit eden Suudi Arabistan ve Katar’da, İncirlik benzeri onlarca Amerikan
üssü var. O ülkelerin yönetimleri 50 yıldır Amerikan kölesi, öncesinde de
İngilizlerin... Yani, her şeyleri palavra. Tıpkı ‘Arap Baharı’nın tüm
‘gerçekleri’ gibi. Bir düşünün, bu ülkelerin yönetimleri ‘Arap Baharı‘
sürecinde Tunus, Mısır, Libya ve Suriye halklarının ayaklanmasına ve demokrasi
taleplerine sahip çıkıp destek veriyor ama kendileri dünyanın en ilkel, çağdışı
ve rezil yönetimleri!.. İşin acı gerçeği ise; çağdaş Türk toplumunun ülkesi
olan Türkiye’nin hükümeti de bu yönetimlerle el ele verip benzer oyunun
içinde...
Bunun karşılığında da hep kan,
gözyaşı ve hüsran var.
Örneğin Suriye’de…
Dünyanın dört bir yanından
getirilen on binlerce katil bile Suriye’ye yönelik bölgesel ve uluslararası pis
oyun için yetmedi. Bu oyun için Hamas’a bile “Şam’dan çık” denildi. Şimdi ise,
Hamas perişan bir durumda, Suriye halkına olan vefasızlığının bedelini ödüyor.
Mursi’nin yıkılmasından sonra, Hamas yönetimi şimdi kalacak yer bile bulamıyor.
Esad ile barışmak için Tahran’a gitmek isteyen Halid Meşal’e İranlılar “Kusura
bakma, senin gibi vefasız ve gaddar birini misafir edemyiz” dediler.
Peki, Türkiye ne yapıyor?
Hala Suriye’deki muhaliflere
destek veriyor.
Hala dünyadaki Müslüman
Kardeşlerin liderliğine oynuyor.
Ruslar ise Türkiye, Suudi
Arabistan ve Katar’ı Suriye ile ilgili Cenevre Konferansı’nı engellemekle
suçluyor. ABD mutlak bunun intikamını alır. Bunun farkında olan AKP hemen
Bağdat ile diyalog kapılarını açtı. Irak Dışişleri Bakanı Zebari’yi Ankara’da
misafir eden ve Maliki’yi Türkiye’ye davet eden AKP, şimdi Bakan Davutoğlu’nu
Bağdat’a yolluyor. ‘Şii’ Maliki’nin gönlünü almak için. AKP’ye çok kızgın olan
Maliki’nin, barışmanın karşılığında AKP’den ne isteyeceği henüz belli değil.
Ama mutlaka “Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve idamla yargılanan terörist Tarık
Haşimi’yi bize verin ya da bir daha ülkenizde misafir etmeyin” diyecektir.
AKP için en büyük test budur.
Sırada İran Dışişleri Bakanı
Zarif var. O da bu hafta Türkiye’de olacak. Bakalım o ne isteyecek AKP’den,
İran ve Suriye adına?
Sırada Amerikalıların istekleri
olacak.
Allah beterinden saklasın!
Çünkü böyle bir durumda muskalar
ve Suudiler ile Katarlıların dolarları işe yaramaz.
Çünkü o dolarlar Amerikan parası
ve üzerinde ‘In God We Trust’ yazıyor.
Acaba hangi ‘God’?..
0 comments
Write Down Your Responses