“Cumhurbaşkanı Gül Başbakan Erdoğan’ın bayramını zehir etti”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün,
Suudi Arabistan Kralı'nın davetlisi olarak, hac farizasını yerine getirmek
üzere Suudi Arabistan’a gideceği açıklandı.
Yeniçağ gazetesi Ankara
temsilcisi Ahmet Takan da, gerçek bir gazetecilik yaparak bu ziyaretin perde arkasına
dair çarpıcı gerçekleri kaleme aldı. Ahmet Takan, “Abdullah Gül, kardeşi Recep
Erdoğan’a bayramı zehir etti!..” diye yazdı.
İşte “Erdoğan’ı buran bayram”
başlıklı o yazı:
“Cumhurbaşkanlığı basın merkezi
kısa bir açıklama ile duyurdu Abdullah Gül’ün Pazar günü başlayacak “Hac
farizasını” .. Ankara’nın hemen tartışılan gündem maddelerinin ilk sıralarına
oturdu açıklama.
Önce açıklamanın ilk bölümüne göz atalım;
“Sayın Cumhurbaşkanımız, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin
Abdülaziz’in davetlisi olarak, Hac farizasını yerine getirmek üzere
13-17 Ekim 2013 tarihlerinde Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceklerdir.”
Yine aynı taktik!..
“Dindar
Cumhurbaşkanı”..
“Meclis Genel Kurulu’nun locasında türban
ile oturan ilk dindar Cumhurbaşkanının eşi Hayrünnisa Hanım”...
Devamı da geldi.. Sanki ilk defa Hacı olacak Abdullah Gül hem de
Cumhurbaşkanı kimliği ile. Öyle bir hava verilmiş rutin açıklamaya..
Abdullah Gül’ün daha önce birkaç kez Hac farizasını yerine getirdiğini
bilenlerdenim. Bir defasında da Tayyip Erdoğan ile birlikte gitmişlerdi.
Refah Partisi döneminde. Beraber bolca da fotoğraf çektirmişlerdi.
Şimdi tek başına gidiyor!..
Açıklamanın
çok önem arz eden ikinci bölümüne bakalım;
“Sayın
Cumhurbaşkanımız, ziyaretleri kapsamında üst düzey Suudi yöneticilerle de
bir araya gelecekler ve ikili ilişkilerimizin çeşitli veçhelerinin yanı sıra,
güncel bölgesel ve uluslararası konular hakkında görüş alışverişinde
bulunacaklardır.”
Hac ibadeti sırasında diplomasi!.. Peki
neyin diplomasisi?..
Önce, Abdullah Gül’ün beraberinde
kimler var diye araştırdım. AKP Grubu’na sordum, “partili milletvekillerinden
davet edilen oldu mu” diye. Cumhurbaşkanlığından bir davet gelmediğini
söylediler.
Çankaya Köşkü, heyet hakkında bilgi veremeyeceğini bildirdi. İyice
meraklandım. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı aradım Suudi Arabistan’da olan
basın Müşaviri Abdülkadir Özkan ile telefonda görüştüm “heyette kimler var”
diye sordum. Aldığım cevap;
“Açıkçası Cumhurbaşkanı’nın kimler ile
geleceğini, kimleri getireceğini biz bilmiyoruz. O liste Köşk’te var.
Onlar tamamen resmi bir ziyaret kapsamında geldikleri için o liste bize
bildirilmiyor. Onlar tamamen Kralın davetlisi olarak geldikleri için Kralın
sarayında kalacaklar. Dolayısıyla kaç kişi geliyorlar, kimle geliyorlar onlar
tamamen Cumhurbaşkanlığının ve buradaki heyetin bilgisinde olan konular. Bu
konuda bize herhangi bir bilgi verilmedi.”
Oldukça puslu Ankara havasında iz
sürmeye devam ettim. Koskoca Cumhurbaşkanı bölgenin en önemli ülkelerinden
birinde üst düzey konular hakkında görüşmeler yapacak ve yanında Dışişleri
Bakanı olmaz mı diye. Dışişleri kaynakları, Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu ile gezi hakkında sık sık görüştüğünü, Davutoğlu’nun katılıp
katılmayacağının “henüz netleşmediğini” söyledi. Israrcı gazetecilik yaptım;
“Bugün Cuma. Cumhurbaşkanı da Pazar günü gidiyor. Net bir cevap vermenizi rica
edeceğim” dedim. Kısa bir süre sonra döndüler; “Ahmet Davutoğlu’nun yoğun
programından dolayı geziye katılamayacağını, Cumhurbaşkanlığı Dışişleri
Başdanışmanlığından bir heyetin Gül’ün beraberinde gideceğini” bildirdiler.
Abdullah Gül’ün Suud temasları ta başından beri hep gizemlerle
doludur. Ne olup ne bittiğini bir tek Kraliçe bilebilir. Takdir edersiniz ki
ben de onu Kraliçe’den soramam, öğrenemem.
Hem ziyaret
hem de ticaret kokan ’Hac Farizası’hakkında ne düşündüğünü öğrenmek için
eski müftü CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’i aradım. Özkes’in yorumu;
“Hacca hangi vesile ile gidilebilirse gidilebilir. Davetle de
olabilir bu, orada çalışmak için giden kişi fırsat bulursa da Hac
ibadetini yapabilir. Bu yönde dini yönden her hangi bir sakınca yok. Davetle
gitmiş olması ibadet açısından bir artı ya da eksi değil. Hac esnasında ya da
Hac’dan önce ya da sonra ticaret de yapılabilir siyaset de yapılabilir. Siyaset
derken Cumhurbaşkanı neticede Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır. O
çerçevede kendisinin çeşitli görüşmelerde bulunması doğaldır. Ancak o siyaset
yapabilir derken siyasetin ülke menfaatine, insanlık adına insana yararlı
anlamdaki siyaset, olumlu anlamdaki siyaseti kastediyorum. Ancak tabii
siyasetin Türkiye’de bilinen yüzü ile yani istismar anlamı ile dinin istismar
edilmesi anlamında siyaset doğru değil. Çünkü neticede Hac farklı bir ibadet.
Bu ibadet yerine getirilirken kişi ihram giyiyor. İhram bir nevi kefeni temsil
ediyor. İnsanın tamamen dünyevi ilintilerden, dünyevi işlerden ayrılarak
tamamen kendisini Allaha vermesi, Allah’ın bir nevi evini ziyaret etmek, onunla
hemdem olmak gibi bir ibadettir. Basit, kişisel şov, reklâm, propaganda
şeklindeki bir siyasetin ibadet ile içselleştirilmesi doğru olmaz. Şunu
söyleyeyim, Cumhurbaşkanı ibadetini yapabilir ama bu ibadet üzerinden siyaset
yapması dinen uygun olmaz.”
Abdullah Gül’ün Hac kamuflajlı
Suudi Arabistan gezisi cadı kazanı gibi kaynayan AKP iktidarını bakalım nasıl
etkileyecek.
Kesin olan bir şey var;
Abdullah
Gül, kardeşi Recep Erdoğan’a bayramı zehir etti!..”
0 comments
Write Down Your Responses