Er rütbesinin uluslararası erdemleri
Balyoz davasındaki komutanlarımızın omuzlarına beşinci
yıldız takıldı; hepsi er rütbesinde eşitlendiler. Er’in erdemlerine erişmenin
böyle olağanüstü yolları da bulunuyor.
Er’in uluslararası şerefi
Er, tarih sahnesinde gözüken hemen her kavmin dilinde, aynı
anlamlarla bulunan sözcüklerden biridir (Çincede var mı, Kiraz yazarsa,
duyururuz).
Er sözcüğü, çok farklı dillerde erkek, adam, asker anlamının
ötesinde, onurlu, gururlu, erdemli, kudretli gibi olumlu anlamların da köküdür.
Örneğin Albay (Yeni Erlerimizden) Mehmet Örgen’in kardeşi
Sayın Nurgün Örgen, “Er şereftir” derken, aynı zamanda Almanca konuşuyordu:
[Almanca er, o erkek anlamına gelir. Er kökenli Ehre ise,
şeref. Ehrlichkeit = Dürütlük.]
Yeni Hakim Erlerimizden Zeki Üçok’un kızı Sayın Nazlı Üçok
da, er ile gurur arasındaki bağlantıyı kurarken bizlere Etrüskçe sesleniyordu:
'Er şereftir, Mehmetçiktir'
[Er, Etrüskçede hem erkek, hem de gururlu, onurlu
anlamlarını taşıyordu.]
Er’in uluslararası maceraları
Er’in dünya dillerindeki tarihsel maceralarına şöyle bir göz
atalım:
Ur / Uru /İr (Sümerce) = Er.
Ar /vir (Sanskritçe) =Erkek, cengâver, mert, soylu.
Viro (Zend-Avesta) = Erkek, cengâver.
Oior (Sakaca=İskitçe) = Er.
Er (Etrüskçe) = Onur, gurur.
Ar (Homeros’ta) = Kuvvet.
Aris (Eski yunan) = Savaş Tanrısı.
Uir /Vir (Latince) = Er, asker.
Virtutis (Latince) = Erdem.
Vis (Latince) = Erk.
Eros = Romalıların erkek aşk tanrısı (“Türk erkeğini Roma’da
aşk tanrısı yapmışlar” yolundaki yorumların mesuliyetini kabul etmiyoruz).
Er (Eski Japonca) = Kişi, adam, insan.
Ur (Macarca) = Er, bey, ağa.
Uri (Orhon Türkçesi ve Uygurca) =Erkek.
Er (Orhon Yazıtları ve bütün Türk dilleri) = Er.
Ar (Bask dili) = Er.
Wair (Gotça) = Erkek, asker.
Gwr (Galce) = Erkek, asker.
Aire ve fer (İrlandaca) = Efendi, bey, asker.
Argokia (Bask) = Erkek.
Vir (İsveççe) = Er.
Ärlighet (Erlighet okunur, İsveççe) = Erlik, cesaret,
dürüstlük.
Erik (Germen) = Erkek.
Ari (Ermenice) = Asil, cesur, yiğit.
Er (Almanca) = O erkek.
Ehre (Almanca = Şeref.
Herif (Türkçe) = Erkek, Koca.
Ehr-lich (Almanca) = Sözünün eri, dürüst.
Hero (Batı dilleri) = Yiğit.
- er eki (İng, Alm, Fr.) = Adam.
Örneğin:
Work-er (İng.) = İş adam = İşçi.
Driv-er (İng.) = Süren er = Sürücü.
Play-er (İng.) = Oynayan er = Oyuncu.
Snejd-er (Felemenkçe) = Biçer er = Terzi.
Chanff-eur (Fr.) = Süren er = Şoför.
Arbeit-er (Almanca) = Çalışan er = İşçi.
Er ekini aynı anlamda Eski Türkçede de görüyoruz:
Aşçı-er = Pişiren er = Aşçı (Clauson, s.192).
Kürtçede silah kuşanan
Farsçada ata binen
Rusçada koyuna binen
Türkçede kısrağa binen er
Er sözcüğü, hemen bütün dillerde, erkek yanında asker
anlamına da geliyor.
Arteş (Kürtçe) = Ordu.
Erteş (Farsça) = Ordu.
Erahta (Farsça) = Atlı askeri birlik.
Rusçaya gelince er, koyuna biniyor, başka deyişle = Damızlık
koç (İrgen).
Yalnız Rusçada değil, Türkçede de er, hayvanın erkeği
anlamında var. Kısrağa binen ata, hergele diyoruz. Almancadaki Herr ile aynı.
Er sözcüğünün uluslararası maceralarına burada şimdilik ara
verelim; er faslı destansıdır, sonu gelmez. Abartı değil, elimizdeki malzemeyle
er kökeni üzerine kitap boyutunda bir çalışma üretilebilir. Özetlemek çok zor.
İlerde devam edeceğiz.
Son söz Dede Korkut’un
Onur, şeref, dürüstlük, erdem, sözünde durmak, yiğitlik,
yetenek, güç, kudret, erk, gibi gurur veren bütün anlamların kökündeki er
rütbesini kazanan erenleri, ermişleri er oğlu erleri kutluyor, hepsine yeni
görevlerinde üstün başarılar diliyoruz.
Son sözü Dede Korkut’a bırakalım: “Er malına kıymayınca, adı
çıkmaz.”
KAYNAKLAR
Yer darlığı nedeniyle yalnız yazarların isimlerini anıyoruz:
Afet İnan, Clauson, İsmail Hami Danişmend, Ernout-Meillet,
İsmet Zeki Eyüboğlu, Grönbech, Tuncer Gülensoy, Abdullah Gürgün, Günay
Karaağaç, Osman Karatay, Hamit Zübeyr Koşay, Sven Lagerbring, Ünal Mutlu,
Nemeth, Mehmet Ölmez, Radloff, Rasonyi, Schott, Talat Tekin, Osman Nedim Tuna,
Vambery ve çeşitli dillerin kökenbilim sözlükleri.
Torun’u nasıl unuturuz?
Tör > Tür > Türük > Türk’ün Tor kökünü ararken
Yakutçadan Kıpçakçaya kadar gittik. Sonra Tör’ü Sivas ve Çıldır’da bulmuştuk.
Peki Torun’daki Tor’u nasıl unuttuk. Türemenin Tor kökünden geldiğinin en canlı
örneklerinden biri Türkiye Türkçesinde yaşıyor. Rıfat Ilgaz ağabeyim,
“Torun-torba” derdi.
Ahmet Cevat Emre’de bakın neler var:
Tur = Yavru oğlak.
Tor = Deve yavrusu.
Türemen = Yavru fidan.
Toraman =Gürbüz çocuk. ( Türk Dili, Haziran 1935, s. 17).
Hacılar, Tomarza ve Suşehri’nde Töreme
Bu arada Töreme’nin Anadolu’da ne kadar yaygın olduğunu
değerli okuyucu mektuplarından öğrenmeye devam ediyoruz.
Kayseri’nin Hacılar ilçesinden Sayın Seyfettin Küçük
yazıyor:
“Benim çocukluğumda da, bilhassa büyük anam söylerdi: Biz
torunları veya komşu çocukları, savanların üzerine serilmiş, erişte, makarna,
bulgur sergisinin yanından koşarak kovalamaca oynayıp, tozu toprağı serginin
içine sıçrattığımızda, bizlere;Yerden küçük bir taş almaya ve bize atmaya
çalışırken;
Allah canınızı alsın,
TÖREMİYESİCELER,
kıran giresiceler, defolun buradan diye, karış verir, beddua
ederdi.
Orada bulunuyorsa aynı yaşlardaki diğer ninelerde;
Voo Fadime, ya da Kele gııı Fadime, öyle söyleme onlar daha
küçük, gibi karşılık verirlerdi.
Bu tür konuşmalar Kayseri / Tomarza ilçesinin ÇANAKPINAR
köyünde de konuşuluyor.
Biri üzerini kirletti çamur ettiğinde, ya da yumuşunu
tutmadığında Töremiyesin emi, gibi.
Töremiyesin kelimesini özellikle ihtiyar kadınlar kullanır.
Çok az ihtiyar dedeler kullanır.”
Sayın Sedat Deveci’de şöyle yazıyor:
“Biz Suşehri, Sivaslıyız ve annem bana kızdığında nereden
TÖREDİNİZ der idi.”
Evet, nereden Töredik de, Türk olduk?
Doğu Perinçek
Aydınlık/ROTA
0 comments
Write Down Your Responses