AKP'nin Kürdistan çaresizliği
1. Türkiye’yi yönetenler neden PKK karşısında çaresiz?
2. Beş yıldır bir türlü yapılamayan Kürt Ulusal Kongresi neden bu sefer
toplanabiliyor?
3. Kürt sorununun bölgeselleşmesi nasıl sağlandı?
Bize bu soruları sordurtan, AKP’nin üç liderinden biri olan Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’tır. Arınç, gazetelerin Ankara temsilcilerine verdiği
iftarda önemli açıklamalar yapmış ve “çözüm” sürecine dair görüşlerini
aktarırken aynen şöyle söylemiş: “Çok zor ve neticesinden yüzde yüz emin
olmadığımız bu işe başka bir çaremiz kalmadığı için girdik.” (25 Temmuz
gazeteleri)
AKP PKK’YE DEĞİL, ABD’YE ÇARESİZ
AKP hükümetinin “başka çaresi kalmadığı için PKK ile açılım” yaptığını
itiraf etmesi çok önemlidir ve şu soru yerindedir:
AKP, PKK ile mücadele edecek kuvveti olmadığı için mi çaresiz kalmıştır
ve masaya oturmuştur? Kuşkusuz yanıt hayırdır. Hatta AKP, PKK ile mücadele
edebilecek tek kuvvetinin elini kolunu bağlamıştır: Oslo’da PKK’den zorluk
çıkaran devlet görevlilerin ismini isteyen AKP, son olarak PKK’nin Lice
şehitliğine engel olmak isteyen TSK’ye engel olmuştur! (Yalçın Doğan, Hürriyet,
25 Temmuz 2013)
Madem AKP’nin aslında PKK ile mücadele edebilecek bir ordusu var, neden
o zaman çaresiz? İşte o çaresizliğin yanıtı ABD’dir!
AKP PKK’ye değil, ABD’ye karşı çaresizdir ve “deliğe süpürülme” sendromu
iktidarın en temel hastalığıdır! Hastalığın tek ilacı da “deliğe süpürülmemek”
için sık sık beyzbol sopasına selam durmaktır!
AKP, ABD’ye çaresiz olduğu için 2005’te Diyarbakır Açılımı’nı, 2009’da
Kürt Açılımı’nı ve 2013’te Öcalan Açılımı’nı yapmıştır! Hatta denilebilir ki,
AKP sırf bu açılımları yapsın diye 3 Kasım 2002’de sandıktan çıkarılmıştır!
Kaldı ki, “AKP’nin varlık sebebi Kürt Açılımıdır” diyen Cemil Çiçek, bu gerçeği
en somut şekilde itiraf etmiştir. (Hürriyet, 13 Kasım 2009)
AKP: KÜRTLERİN GELECEĞİ PKK’DE
Gelelim ikinci soruya: Beş yıldır bir türlü yapılamayan Kürt Ulusal
Kongresi neden bu sefer toplanabiliyor?
Bu soruya ilk yanıtı Mümtazer Türköne vermiş: “Kürt Ulusal Kongresi, PKK
şiddeti sürdüğü için bugüne kadar toplanamadı. Bugün mümkün olması,
Türkiye’deki Barış Süreci’nin eseri.” (Zaman, 25 Temmuz 2013)
Yanıt sadece yanlış değil, üstelik operasyoneldir! Zira 6 aydır süren
“PKK çekildi”, “PKK silah bıraktı” yalanları balon balon patlamışken, PKK’nin
yüzde 15’inin çekildiği ve fakat çekilenlerin emekli olup yerlerine misliyle
gençlerin takviye edildiği ortaya çıkmışken, Türköne’nin “PKK şiddeti bitti”
diyebilmesi, psikolojik savaşın en profesyonel uygulamalarındandır.
Ancak Bülent Arınç’ın “PKK’ye katılımlar eylem için değil, gelecek
kaygısından” demesi, bir yönüyle gerçekliktir! (Haber Türk, 25 Temmuz 2013)
Kürt yurttaşlarımızın AKP’nin yönettiği Türkiye’de değil ama PKK’nin yönettiği
dağlarda geleceği görmesi, bir beceriksizlik itirafıdır!
Ve hatta dolaylı olarak “Beş yıldır bir türlü yapılamayan Kürt Ulusal
Kongresi’nin neden bu sefer toplanabildiğine” de yanıt içermektedir. Çünkü
AKP’nin Açılım süreçleri Türkiye’ye çözülme fakat PKK’ye güçlenme olarak
yansımıştır! PKK güçlendikçe ve Barzanistan meşrulaştıkça, Kürt Ulusal Kongresi
ete kemiğe bürünmüştür!
TÜRK ORDUSU’NUN GÖREVİ VATANI SAVUNMAKTIR
Peki ya üçüncü soru? Yani Kürt sorunu nasıl bölgeselleşti? Daha da
açarsak… Dört ülkenin Kürtleri, nasıl “Kürtlerin birliği” noktasına geldi?
Pankürdizm, nasıl bölge ülkelerini bölme noktasına ulaştı?
Yanıt ortada: AKP’nin Kürt Açılımı’yla, Erdoğan-Barzani-Öcalan
ittifakıyla, Suriye’ye terör ihracıyla…
Peki, tüm bunları AKP nasıl sağladı? Ergenekon operasyonuyla!
Bugün pek çok AKP’linin de açık açık itiraf ettiği gibi Ergenekon
operasyonları olmasaydı, Kürt Açılımı olamazdı!
Yani mesele gelip Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dayanmaktadır ve arkada
kalan tablo özetle şöyledir: AKP, ABD üzerinden TSK’yi dize getirebildiği için
Kürt Açılımı yapabildi, TSK’yi Kuzey Irak’tan çektiği için Barzanistan’ı
pekiştirebildi, TSK’yi etkisizleştirdiği için Suriye sınırından terör ihraç
edebildi ve TSK’ye engel olduğu için PKK’yi Güneydoğu’da otorite yapabildi!
Yani darbe diye diye Türk Ordusu’nu en asli vazifelerinden kopardılar!
Nedir o vazifeler? Türk Ordusu’nun en temel görevi Türk milletinin vatanını
savunmaktır; Türkiye’yi böldürtmemektir, parçalatmamaktır…
Türk milletini darbeyle korkutup, Türk subayını sahte belgelerle teslim almanın
sonuçları artık geri dönüşü olamayacak boyuta ulaşmıştır!
Mehmet Ali Güller
ulusalkanal.com.tr
0 comments
Write Down Your Responses