Daha önce Fehmi Koru misali aracıları
Pensilvanya’ya gönderen Abdullah Gül geçtiğimiz günlerde Fethullah
Gülen’e önemli bir işadamını gönderip seçime birkaç gün kala yapılacağı
iddia edilen büyük sızdırma operasyonuna engel olmasını istemiş.
Abdullah Gül’ün son elçisi bunun olmaması
halinde Cemaatin bu süreçten çok çok zarar göreceği mesajını iletmiş.
Cemaat şayet frene basar ve ateşkes ilan ederse 30 Mart sonrası önce
ilişkiler dondurulacak, sonrasında göstermelik bir birkaç soruşturma ile
hadise geçiştirilecekmiş... Bana anlatılana göre Gül’ün bu
teşebbüsünden Tayyip Erdoğan da haberdarmış.
Buradaki esas husus ateşkes kararı verilmesi halinde Abdullah Gül’ün verdiği sözleri yazılı hale dönüştüreceği garantisi imiş.
Peki Fethullah Gülen’in karşılığı ne mi olmuş?
Arkadaşlarla değerlendirelim demiş!..
Kuşkusuz Gül’ün bu yazılı taahhütlü teşebbüsünde kendi siyasi ikbal ve post hesapları etkili olmuştur.
Gelelim ateşkes ihtimaline:
Zor görünüyor zira F tipi örgüt bu
operasyona emperyal bir görev olarak soyunmuştur... Küresel
efendilerinden talimat almadan frene basmaz ancak bir diğer iddiaya göre
Tayyip-Gül ikilisi ADL Başkanı Abraham Foxman’ı bunun için devreye
sokmuştur...
TAKKELİ FİRAVUNLAR EMRİ ANKARA’DAN
Üç gün önce Kırmızı Kedi Yayınevi Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Hepkon aradı:
- “Sabahattin Bey, Takkeli Firavunlar kitabınız için Mücahit Ören yargıya gitti.”
Haluk Bey devam etti:
-Kitabın toplatılmasını talep etti. Ayrıca eski para ile 1 trilyonluk tazminat istiyor.”
Mücahit Ören’in yargıya gitmesine şaşırdım zira kitabımda Enver Ören’in şahsına zerre bir hakaret yok.
Kitapta Ören hakkında yazılanların tamamı
yıllar önce Yeniçağ Gazetesinde kaleme alınmış ve o yıllarda sağ olan
Enver Ören o yazdıklarıma bırakın dava açmayı, açıklama veya tekzip dahi
göndermemişti... Evet Enver Ören’in dava açmayarak ve tekzip
göndermeyerek doğruladığı yazılanlar hakkında Ören ölünce oğlu
tarafından dava konusu ediliyor.
Hadisenin perde arkasını İhlas’tan tanıdığım bir isimden öğrendim.
Meğer dava açılma buyruğu İhlas’a Ankara’dan AKP zirvelerinden gitmiş.
Kitapta var olan iddialar ve çok satılması iktidar zirvelerini rahatsız etmiş.
Bunu doğrulayan husus Mücahit Ören’ın
dava açmak için iki ay beklemesi yani kitap obinlerce satış yaptıktan
sonra herekete geçmesidir.
Tablo net, iktidar Ergun Poyraz ve Ahmet Şık’tan sonra üçüncü kitap operasyonu için devrededir...
KIRIM TATARLARI RUSYA İLE OLMALI
Bazı Milliyetçiler Kırım tatarları noktasında yanılgı içinde.
Soğuk savaş günleri terminolojisi ya da şartlanmışlığı ile Rusya’yı öcü görme ve göstermenin peşindeler.
Tam tersine Kırım halkının geleceği Rusya ile beraber olmakla doğru orantılıdır.
ABD ile AB’nin kuyruğuna takılmak ise emperyallere köpekliktir.
Turan ideali ise bugün artık Avrasya halklarının ortak güç oluşturmasıdır.
Mesela Kıbrıs’ta iki ayrı halka rağmen
iki ayrı devlete karşı çıkan ABD ile AB’nin Kırım halkını tahrik etmesi
özgür olmalarını arzulaması değil Kırım halkı üzerinden emperyal amaca
yürümek istemesindendir.
Rasyonel milliyetçilik ütopik fantezilerle değil reel politik ile vücut bulur.
ABD’DEN SON TAYYİP RAPORU
Rapor tarihi:14 Mart 2014.
Yayınlayan birim: Washington DC’deki Tarafsız Politika Merkezi.
Rapor Morton Abromowitz ve Eric Edelman’ın koordinatörlüğünde hazırlanmış.
İşte o raporun sonuç bölümü:
- “Amerikanın Suriye’de kendi
politikalarını uygulamak için Türkiye’yi kullanma girişimleri çok
başarısızdır. Türkiye’nin kendisi artık bölgede problemdir.”
Bu raporla sabit ki ABD için Tayyip Erdoğan’ın son kullanma tarihi dolmuş ve kalemi kırılmıştır.
Bu raporun anlattığı bir başka şey F Tipi örgütün Tayyip Erdoğan’a harekete geçmesinin arka palanını ortaya koymasıdır.
Zaman gazetesi yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı Fethullah Gülen’le bir röportaj yapmış. Neler konuşuldu henüz bilmiyoruz. Fakat, Ekrem Dumanlı’nın Gülen’e olan yakınlığı ortada. Bu yakınlığın bazı önemli soruların sorulmasını engelleyeceğini düşünüyorum.
İnşallah yanılırım.
Röportajın duyurularını görünce, “acaba neler sorulmuştur” diye düşündüm.
Fethullah Gülen’le röportajı ben yapsaydım şu soruları sorardım.
Önce, kendimle ilgili özel bir soru:
• Fethullah
bey, Türkiye’de sizin yetiştirdiğiniz insanlar, binlerce kişinin
telefonlarını dinlemekteler. En azından, bu konuda yaygın iddialar var.
Telefonu dinlenenlerden biri de benim. Beni niçin dinlediniz? Neyi merak
ediyordunuz? Önünüze gelen dinleme kayıtlarında işinize yarar bir ifade
mevcut mu?
Şimdi hepimizi ilgilendiren konularla alakalı sorularım:
•
Fethullah Bey, yayınladığınız taziye mesajlarında Burak Can ve Ahmet
Küçükdağ’ın Sünniliğine değinmezken, Berkin Elvan’ın Alevi kimliğine
vurgu yaptınız. Neden?
• Taziye
mesajınızda Burak Can ve Ahmet Küçükdağ’a rahmet dilediniz. Ama
Aleviliğine vurgu yaptığınız Berkin Elvan’a rahmet dilemeyip sadece
üzüntülerinizi belirttiniz. Niçin?
•
Yolsuzluklara karşı çok hassas olduğunuzu gözlemliyoruz. Aynı
hassasiyeti Deniz Feneri davası için neden göstermediniz? Savcıların
görevden alınmasına niçin ses çıkarmadınız?
•
Cemaatinizin yayın organları son üç yıldır sistematik bir şekilde İran
ve Şia aleyhtarlığı yapıyor. Mezhep savaşının bütün Ortadoğu’yu yakıp
yıktığı bir dönemde Cemaat’in Şia karşıtlığının amacı ne?
•
Hıristiyanlara, Musevilere hoşgörü gösterip, diyalog kurdunuz. Olumlu
bir hava yayıldı. Benzer hoşgörüyü Şia’ya neden göstermiyorsunuz?
•
Emek verip büyüttüğünüz cemaatiniz, son zamanlarda ses ve seks
kasetleriyle anılır oldu. Toplumun önemli bir kısmı, bu işleri
cemaatinizin yaptığına inanıyor. Ahir ömrünüzde böyle algılanmak sizi
düşündürmüyor mu?
• Fethullah Bey, Türkiye’de insanlar sınav sorularını cemaatinizin çaldığına inanıyor.
Gerçek olmasa bile, sizin öyle bir şey yapabileceğinize inanılmasını
nasıl izah edeceksiniz? Bu algıyı değiştirmek için niye en küçük bir
çaba göstermiyorsunuz?
• Devletin
önemli kadrolarında yer alan mensuplarınız, bağış adı altında zorla
kurban yardımı ve burs topluyor. Bunun dindeki yeri nedir? Zorla alınan bağış haram sayılmaz mı?
• Dine hizmet amacıyla yola koyuldunuz. Cemaatinizin zirveye çıktığı bir dönemde dinin imajı yerle bir oldu. Dine, dindarlara olan güven kayboldu. Buradaki zıtlığı neyle açıklıyorsunuz?
• Siz kazanıp büyürken, din ve dindarlık değer kaybetti. Sizce neden?
•
Muta sempozyumu düzenliyorsunuz. Size yakın insanlar, sosyal medyada
her gün birilerinin özel hayatıyla alakalı iddialar yayınlıyor.
İnsanları kasetle tehdit ediyorlar. Özel hayata olan bu yoğun ilgi nereden kaynaklanıyor? İnsanların mahrem ilişkilerine müdahil olmak, bunu kavga malzemesi yapmak sizce de ayıp ve utanılacak bir davranış değil mi?
•
Sık sık demokrasi, özgürlükler, çoğulcu toplum vurgusu yapıyorsunuz.
Fakat sahibi olduğunuz NT mağazalarında yüzlerce yazarın kitaplarının
satışı yasak. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?
•
Anladık ki Şefkat Tepe’nin senaryosunu siz yazıyorsunuz. Sizin gibi
dünya görmüş, entelektüel, gönül ehli birine o senaryo ve düzey yakışır
mı Allah aşkına?
• Peygamber efendimiz
ile sık sık görüştüğünüz söyleniyor. Sakıncası yoksa bu görüşmeleri
nerede gerçekleştirdiğinizi açıklar mısınız? Pensilvanya’da mı yoksa
Medine’de mi?
• Ergenekon, Balyoz gibi
davalarda ve son 17 Aralık operasyonu sürecinde benimsediğiniz tarz ve
tutum gösterdi ki devlet işlerinde başarılı olamadınız.
• Siyasetten bütünüyle uzaklaşıp, yüzünüzü eskisi gibi topluma dönmeyi ve ülkeyi ferahlatmayı düşünüyor musunuz?
Cemaat ile alakalı daha birçok iddia var. Bunların hepsi doğru olmasa bile algı böyle.Korkunç olansa, toplum, Cemaat’in bu kötülükleri yapabileceğine ihtimal veriyor.
Belki bu sorulara cevap gelmeyecek. Fakat, Gülen Cemaati bir özeleştiri yapmalı. Bu iddiaları açıklığa kavuşturmalı. Kendine yeni ve sağlıklı bir rota çizmeli. İnsanlara güven telkin edecek netliğe ve sadeliğe kavuşmalı.
Biliyorum sorular ağır. Ama kabul edin ki bu soruları ağır yapan ben değilim, Cemaat’in icraatları.
LEVENT GÜLTEKİN
http://www.internethaber.com/fethullah-gulene-ben-ne-sorardim-15754y.htm
Alacak yüzde 50'yi, tarayacak herkesi
"YÜZDE 50" oy almak...
Bütün hesabı, bütün stratejisi, bütün taktiği, bütün çabası, bütün enerjisi bunun için.
*
Alacak yüzde 50'yi...
Ve başlayacak makineli tüfekle taramaya...
- Cemaat'i tarayacak.
- CHP'yi tarayacak, MHP'yi tarayacak, hatta BDP'yi tarayacak.
- Amerika'yı tarayacak.
- Ateistleri tarayacak.
- TÜSİAD'ı tarayacak.
- İzmir'i tarayacak.
- AB'yi tarayacak.
- Kalan son gazetecileri tarayacak.
- Sosyal medyada aklına eseni yazan çoluk çocuğu tarayacak.
- TUSKON'u tarayacak.
- ODTÜ'yü tarayacak.
- Tribünleri tarayacak.
- İtaatsizleri tarayacak.
- Gezicilere demediğini bırakmayan ama Cemaat'e tek laf etmeyen Gökçek'i tarayacak.
- Muhteşem Yüzyıl'cıları bile tarayacak.
*
Ah bir alsa yüzde 50'yi...
Gösterecek herkese gününü...
- Açacak Obama'ya telefonu, "ver o hocayı bana" diyecek.
- Cemaatçi gazetecilerin bileklerine kelepçe takacak.
- 17 Aralık'ı başlatan savcı ve polisleri ham yapacak.
- Kuzguncuk'a tank gönderecek.
- Zaman gazetesine tazyikli su sıkacak.
*
Ah bir yüzde 50'yi kapabilse...
- İnadına Reza'nın heykelini dikecek.
- İnadına trilyona "üç beş kuruş" diyen Bakan oğlunu danışman yapacak.
- İnadına bakanlarının tümüne yeni ve pahalı saatler armağan ettirecek.
- İnadına Ebru Gündeş'i "milli irade sanatçısı" ilan edecek.
- İnadına "o telefon kaydı montaj falan değil ulan, var mı diyeceğiniz" diye haykıracak.
*
Bir alsa o yüzde 50'yi...
- Kıracak kalemleri, uçuracak kelleleri.
- Yasaklayacak "yolsuzluk" sözcüğünü.
- Kendisine sadece "10 milyon dolarcık" gönderme cüretinde bulunan o madrabaza haddini bildirecek.
- Defteri olan herkesin üzerine salacak vergi müfettişlerini.
*
Yüzde 50'yi bir alsa...
Biliyor ne yapacağını.
Taramalıyla tarayacak ortalığı... Kelepçeleyecek bilekleri... Zindanlara koyacak herkesi... Acıtacak bütün canları... Dikecek bütün ocaklara incir ağaçlarını...
Öyle şeyler yapacak ki...
Bir daha bu topraklarda sözünün üstüne söz söylemeye kimse cüret edemeyecek.
*
Ama durun bir dakika!
Yüzde 50'yi alırsa yapacak bunları...
Çünkü o asla bir diktatör değil.
Milli iradeye acayip saygılı süper demokrat biri...
Bunlar ateist, bunlar terörist
BAŞBAKAN Erdoğan Balıkesir'de şöyle demiş:
"Bunlar ateist, bunlar terörist".
*
"İslamofobi" şöyle bir şeydir:
"Bunlar Müslüman, bunlar terörist".
*
"Ateizm nefreti" şöyle bir şeydir:
"Bunlar ateist, bunlar terörist".
*
Arada zırnık fark yoktur.
*
Ateistlere karşı geliştirdiği bu nefret dilinden sonra...
Başbakan Erdoğan'ın "İslamofobi"den yakınmaya hakkı var mıdır, yok mudur?
Karar sizin.
Ebru bile
BAŞBAKAN Erdoğan, Reza ve bakan çocuklarının tahliye edilmesiyle ilgili olarak şöyle demiş:
"Adaletin yerini bulacağını biliyordum".
*
Var ya...
Bu cümleyi Ebru Gündeş bile kurmaya cesaret edemezdi.
Aklına gelirdi ama yine de çekinirdi söylemeye.
*
Başbakanımız gerçekten çok cesur bir dünya lideri.
Reza'yla sandıkta hesaplaşsak
MADEM...
HSYK Yasası'nın ilk meyvesi Reza'nın tahliyesiyle verildi.
Madem...
Yeni Türkiye'nin yeni yargısı Reza'dan hesap sormaya pek gönüllü değil.
Madem...
Reza yeni yargı sisteminden yırtacak gibi...
Bari Reza'yla sandıkta hesaplaşma imkânına sahip olalım.
*
Reza siyasete atılsın...
AK Parti'den belediye başkan adayı falan olsun...
Sandıkta hesaplaşalım.
*
Kaybederse "rüşvetçinin teki" diyelim, kazanırsa "hayırsever işadamı".
Hak yerini buldu mu?
İLKER Başbuğ her an kaçabilir, tutuklu kalmalıdır.
Reza Zarrab ise kaçmaz, birkaç haftalık tutukluluk yeter de artar.
*
Ta Fizan'dan gelip teslim olan subaylar her an kaçabilir, tutuklu kalmalıdır.
Bakan oğulları ise asla kaçmaz, birkaç hafta yeter.
*
Tuncay Özkan dışarı çıktı mı anında kaçabilir.
Reza mı? Asla...
*
Askerler, yazarlar, profesörler delilleri karartabilir.
Reza'lar, bakan oğulları delilleri karartmaz.
*
Haberal'a, Balbay'a, BDP'lilere yıllar süren tutukluluk az biledir.
Reza'ya, bakan oğullarına haftalar süren tutukluluk çok biledir.
*
Hakikaten de "hak" değirmende olurmuş.
*
Alacak yüzde 50'yi...
Ve başlayacak makineli tüfekle taramaya...
- Cemaat'i tarayacak.
- CHP'yi tarayacak, MHP'yi tarayacak, hatta BDP'yi tarayacak.
- Amerika'yı tarayacak.
- Ateistleri tarayacak.
- TÜSİAD'ı tarayacak.
- İzmir'i tarayacak.
- AB'yi tarayacak.
- Kalan son gazetecileri tarayacak.
- Sosyal medyada aklına eseni yazan çoluk çocuğu tarayacak.
- TUSKON'u tarayacak.
- ODTÜ'yü tarayacak.
- Tribünleri tarayacak.
- İtaatsizleri tarayacak.
- Gezicilere demediğini bırakmayan ama Cemaat'e tek laf etmeyen Gökçek'i tarayacak.
- Muhteşem Yüzyıl'cıları bile tarayacak.
*
Ah bir alsa yüzde 50'yi...
Gösterecek herkese gününü...
- Açacak Obama'ya telefonu, "ver o hocayı bana" diyecek.
- Cemaatçi gazetecilerin bileklerine kelepçe takacak.
- 17 Aralık'ı başlatan savcı ve polisleri ham yapacak.
- Kuzguncuk'a tank gönderecek.
- Zaman gazetesine tazyikli su sıkacak.
*
Ah bir yüzde 50'yi kapabilse...
- İnadına Reza'nın heykelini dikecek.
- İnadına trilyona "üç beş kuruş" diyen Bakan oğlunu danışman yapacak.
- İnadına bakanlarının tümüne yeni ve pahalı saatler armağan ettirecek.
- İnadına Ebru Gündeş'i "milli irade sanatçısı" ilan edecek.
- İnadına "o telefon kaydı montaj falan değil ulan, var mı diyeceğiniz" diye haykıracak.
*
Bir alsa o yüzde 50'yi...
- Kıracak kalemleri, uçuracak kelleleri.
- Yasaklayacak "yolsuzluk" sözcüğünü.
- Kendisine sadece "10 milyon dolarcık" gönderme cüretinde bulunan o madrabaza haddini bildirecek.
- Defteri olan herkesin üzerine salacak vergi müfettişlerini.
*
Yüzde 50'yi bir alsa...
Biliyor ne yapacağını.
Taramalıyla tarayacak ortalığı... Kelepçeleyecek bilekleri... Zindanlara koyacak herkesi... Acıtacak bütün canları... Dikecek bütün ocaklara incir ağaçlarını...
Öyle şeyler yapacak ki...
Bir daha bu topraklarda sözünün üstüne söz söylemeye kimse cüret edemeyecek.
*
Ama durun bir dakika!
Yüzde 50'yi alırsa yapacak bunları...
Çünkü o asla bir diktatör değil.
Milli iradeye acayip saygılı süper demokrat biri...
Bunlar ateist, bunlar terörist
BAŞBAKAN Erdoğan Balıkesir'de şöyle demiş:
"Bunlar ateist, bunlar terörist".
*
"İslamofobi" şöyle bir şeydir:
"Bunlar Müslüman, bunlar terörist".
*
"Ateizm nefreti" şöyle bir şeydir:
"Bunlar ateist, bunlar terörist".
*
Arada zırnık fark yoktur.
*
Ateistlere karşı geliştirdiği bu nefret dilinden sonra...
Başbakan Erdoğan'ın "İslamofobi"den yakınmaya hakkı var mıdır, yok mudur?
Karar sizin.
Ebru bile
BAŞBAKAN Erdoğan, Reza ve bakan çocuklarının tahliye edilmesiyle ilgili olarak şöyle demiş:
"Adaletin yerini bulacağını biliyordum".
*
Var ya...
Bu cümleyi Ebru Gündeş bile kurmaya cesaret edemezdi.
Aklına gelirdi ama yine de çekinirdi söylemeye.
*
Başbakanımız gerçekten çok cesur bir dünya lideri.
Reza'yla sandıkta hesaplaşsak
MADEM...
HSYK Yasası'nın ilk meyvesi Reza'nın tahliyesiyle verildi.
Madem...
Yeni Türkiye'nin yeni yargısı Reza'dan hesap sormaya pek gönüllü değil.
Madem...
Reza yeni yargı sisteminden yırtacak gibi...
Bari Reza'yla sandıkta hesaplaşma imkânına sahip olalım.
*
Reza siyasete atılsın...
AK Parti'den belediye başkan adayı falan olsun...
Sandıkta hesaplaşalım.
*
Kaybederse "rüşvetçinin teki" diyelim, kazanırsa "hayırsever işadamı".
Hak yerini buldu mu?
İLKER Başbuğ her an kaçabilir, tutuklu kalmalıdır.
Reza Zarrab ise kaçmaz, birkaç haftalık tutukluluk yeter de artar.
*
Ta Fizan'dan gelip teslim olan subaylar her an kaçabilir, tutuklu kalmalıdır.
Bakan oğulları ise asla kaçmaz, birkaç hafta yeter.
*
Tuncay Özkan dışarı çıktı mı anında kaçabilir.
Reza mı? Asla...
*
Askerler, yazarlar, profesörler delilleri karartabilir.
Reza'lar, bakan oğulları delilleri karartmaz.
*
Haberal'a, Balbay'a, BDP'lilere yıllar süren tutukluluk az biledir.
Reza'ya, bakan oğullarına haftalar süren tutukluluk çok biledir.
*
Hakikaten de "hak" değirmende olurmuş.